Yoksulluk Nafakası İstemi
DAVACI KADININ ERKEĞİ ORTAK KONUTA ALMADIĞI – DAVALI ERKEĞİN ERKEK ARKADAŞLARINI SEVGİLİLERİYLE BİRLİKTE EVİNE ÇAĞIRIP BİRLİKTE OLMALARINI SAĞLADIĞI – DAVALI ERKEĞİN DAVACI KADINA NAZARAN AĞIR KUSURLU OLDUĞU – HÜKMÜN BOZULMASI
T.C YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2015 / 15608
Karar: 2016 / 7355
Karar Tarihi: 12.04.2016
ÖZET: Mahkemece yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dinlenen tanık beyanlarına göre, davacı kadının erkeği ortak konuta almadığı, sık sık ülkesine gittiği ve erkeği borçlandırdığı, davalı erkeğin ise; erkek arkadaşlarını sevgilileriyle birlikte evine çağırıp birlikte olmalarını sağladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği ve sadakatsiz davrandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin, davacı kadına nazaran ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum gözetilmeden davacı kadının ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin (TMK m. 174/1-2) reddi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
(4721 S. K. m. 4, 174, 175)
Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; tamamına yönelik olarak, davalı erkek tarafından ise; reddedilen tazminatlar, tedbir nafakasının kaldırılması talebi hakkında karar verilmemesi ve lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dinlenen tanık beyanlarına göre, davacı kadının erkeği ortak konuta almadığı, sık sık ülkesine gittiği ve erkeği borçlandırdığı, davalı erkeğin ise; erkek arkadaşlarını sevgilileriyle birlikte evine çağırıp birlikte olmalarını sağladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği ve sadakatsiz davrandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin, davacı kadına nazaran ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum gözetilmeden davacı kadının ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin (TMK m. 174/1-2) reddi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın lehine takdir edilen tedbir nafakası fazladır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
4-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir (TMK m. 175). Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek davacı kadına nazaran daha ağır kusurludur.
Davacı kadının yoksulluk nafakası isteğinin kabul edilebilmesi için boşanma yüzenden yoksulluğa düşeceğinin de belirlenmesi gerekir. Dosya içerisinde davacı kadının sosyal ekonomik durum araştırma raporu bulunmamaktadır. Dinlenen tanık …, kadının bir güzellik merkezinde çalıştığını beyan etmiştir. O halde, davacı kadının çalışıp çalışmadığı usulünce araştırılıp, çalışıyor ise çalışmasının sürekli ve düzenli olup olmadığı, aldığı ücretin belirlenmesi ve ücretin onu yoksulluktan kurtaracak düzeyde olup olmadığı belirlenerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sebebiyle bu isteğin tümüyle reddi doğru olmamıştır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, karar verildi.12.04.2016