Ceza Hukuku her zaman toplumun dinamiklerinde yer almayı başarmıştır. Zira binlerce yıldır suçlar ve cezalar tartışılmaktadır. Kişiler önceleri kendi haklarını kendileri alırken daha sonra kısas yöntemi devreye girmiştir. Son olarak ceza hukuku bakımından hakların sağlanması devletin tekeline alınmıştır. Zira ekonomik olarak güçlü kişilerin veya başkaca güce sahip olanların kendilerine nazaran haklarını alması kimi zaman imkansız hale gelebildiği için devletler ceza verme tekelini ellerinde tutan tek otorite olmuştur.
Devlet vatandaşın haklarını korumak için gerekli güvenlik önlemlerini alırken, toplumsal barışı sağlamak adına hapishaneler, kolluk birimleri oluşturmuş ve cezaevlerinde suça karışanların ıslahına yönelik tedbirler almıştır. Bu tedbirlerle amaçlanan kişilerin gerekli olan cezalarını çekmesi yanında bir daha suç işlememesini sağlamaktır.
Aslında ceza hukuku tek başına suçlunun cezalandırılması değil aynı zamanda ceza alan kişinin cezaevinden çıkması durumunda toplumsal hayata adapte olabilmesini sağlayan bir amaç gütmektedir. Uzman ceza hukukçuları daha çok ceza miktarı üzerinde yoğunlaşmakta, olası alınacak ceza miktarını en aza indirgemek için ellerinden geleni yapmaktadır.
Sanığın beraat etmesi veya hiç dava açılmaması hali ise yoğun çabayı gerektiren işlerdendir. Bir ceza dosyasının detaylı incelenmesi ve doğru bilginin verilmesi her zaman için önem taşımaktadır. Doğru bilginin olmadığı yerde avukata olan güven azalacağı için avukatın olası tüm koşulları aktarabilmesi “umut tacirliği” yapmaması gerekmektedir. Bu avukatın birinci vazifesidir. Gerekirse söz konusu davayı almamalıdır.
POLAT Hukuk Bürosu avukatları, gerçek ve tüzel kişilere yönelik her türlü suç isnadı, cezai şikayet, kovuşturma, soruşturma ve diğer ceza dava konularında müvekkillerine danışmanlık hizmetleri sunmakta ve ceza mahkemelerinde kendilerini gerek müşteki ve gerekse şüpheli vekili olarak temsil etmektedir.