YABANCI MAHKEME KARARININ TENFİZİ İSTEMİ

DAVANIN DEĞERE BAĞLI DAVA OLDUĞU – NİSPİ PEŞİN HARÇ YATIRILMASI GEREKTİĞİ – ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞU GEREKÇESİYLE KARAR VERİLMESİNİN DOĞRU OLMADIĞI – HÜKMÜN BOZULMASI

T.C YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 6517
Karar: 2017 / 1106
Karar Tarihi: 14.03.2017

ÖZET: Mahkemece; davanın değere bağlı dava olduğu, nispi peşin harç yatırılması gerektiği gözetilerek eksik harcın tamamlanması için gerekli işlemler de yapılmak suretiyle davaya bakılarak işin esasına girilmesi gerekirken asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.

(5718 S. K. m. 51) (6102 S. K. m. 4, 5, 19) (2004 S. K. m. 154)
Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemenin; görevsizlik kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) 51/1. maddede yabancı mahkeme kararlarının tenfizinde asliye mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiş ancak asliye hukuk veya asliye ticaret şeklinde bir ayrıma da yer verilmemiştir. Buradaki asliye mahkemesi ibaresinin ticaret mahkemesini de kapsayıp kapsamadığı yönünden ticaret mahkemesinin görevine ilişkin yasa hükümlerine de bakmak gerekir. 6102 sayılı TTK 5/2. maddeye göre; bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4’üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere bu mahkemede bakılır. Bu hükme göre asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde olmakla birlikte 6102 sayılı TTK 4. madde gereğince ticari dava sayılan hallerde ise ticaret mahkemesi görevlidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiş olup içerikleri tümüyle örtüşen unsurlar içermemektedir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; yabancı mahkeme kararına konu iş ticari iş olsa da taraflardan davalı tacir olmadığından, ayrıca konusu itibarıyla da doğrudan ticaret mahkemesinin görevli olduğu bir dava olmadığından, davaya bakmaya ticaret mahkemesi görevli olmayıp asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Bu nedenle mahkemece; davanın değere bağlı dava olduğu, nispi peşin harç yatırılması gerektiği gözetilerek eksik harcın tamamlanması için gerekli işlemler de yapılmak suretiyle davaya bakılarak işin esasına girilmesi gerekirken asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Call Now Button
error: Content is protected !!
WhatsApp chat