Fazla mesai – Tanık beyanları – Yargıtay kararları

Fazla mesai – Tanık beyanları – Yargıtay kararları

“…Fazla çalışma tanık beyanlarıyla ispatlanmıştır. Mahkemenin fazla çalışma yapıldığının ispatını sadece yazılı delillere dayandırarak puantaj kaydı, çalışma çizelgeleri bulunmaması nedeniyle isteği reddetmesi hatalıdır.
Somut olayda davacı davalıya ait kreşte aşçı olarak haftada 6 gün 07.30- 17.30 saatleri arasında çalıştığını iddia etmiştir.
Mahkemece dinlenen ve davalı işyerinde davacı ile birlikte çalışmış olan davacı tanıkları sabah 07-07.30 saatleri arasında gelerek çocukların kahvaltılarını hazırladığını akşamda 17.30-18 gibi ayrıldığını ifade etmişlerdir.
Davalı işyerinde kurum sorumlusu ve grup sorumlusu olarak çalışan davalı tanıkları da 07.30 gibi gelip 16.30 da ayrıldığını belirtmişlerdir.
Taraf tanıklarının beyanları, yapılan işin niteliği değerlendirildiğinde davacının fazla çalışma yaptığı işverenin ise fazla çalışma ücretlerini ödediğini ispatlayamadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemenin fazla çalışma yapıldığının ispatını sadece yazılı delillere dayandırarak puantaj kaydı, çalışma çizelgeleri bulunmaması nedeniyle isteği reddetmesi hatalıdır. Kaldı ki çalışma çizelgeleri ve puantaj gibi kayıtlar işveren tarafından düzenlenen ve işyeri çalışma düzenini gösteren belgelerdir. Davacı işyerinde fazla çalışma yaptığını işyerinde çalışmış olan, işyeri çalışma koşullarını ve davacının çalışma saatlerini bilecek durumda olan tanıkları vasıtasıyla ispatlamıştır. Fazla çalışma isteğinin hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile reddedilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2010/11978 E. 2012/17438 K. 17.05.2012)

“…Somut olayda, mahkemece davacının iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar, davacı, hakarete yönelik iddialarını ispatlayamadığından mahkemenin bu husustaki değerlendirmesi yerinde ise de, tanıklara işyerindeki çalışma düzeni ve saatleri hakkında soru tevcih edilmeden, fazla mesai alacağı bulunmadığı, dolayısıyla davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddi isabetli görülmemiştir. Eksik inceleme ile sonuca gidildiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Mahkemece, tanıkların ayrıntılı beyanları alınmak suretiyle, işyerindeki çalışma gün ve saatleri belirlendikten sonra yeniden bilirkişi raporu alınmalı ve davacının fazla mesai alacağının bulunduğu tespit edildiği takdirde, iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı sebeple feshedildiği sonucu ortaya çıkacağından, kıdem tazminatı ve fazla mesai alacağı hüküm altına alınmalıdır.”(22. HD. 2012/29981 E. 2013/27875 K. 03.12.2013)

“…Somut olayda; fazla çalışına yapıldığını ispat külfeti üzerinde olan davacı işçinin dinlettiği tanık beyanlarının fazla çalışmaya ilişkin açıklamaları soyut olup, birbiri ile örtüşmemektedir. Bu nedenle ispatlanamayan, Mahkemece fazla çalışma ücret alacağının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2012/7577 E. 2014/12267 K. 10.04.2014)

“…Somut olayda davacı fazla çalışma yaptığını belirterek fazla çalışma ücretinin ödetilmesini talep etmiştir.
Dinlenen bir kısım davacı tanıkları davacının önceleri 16.00-08.00 saatleri arasında çalıştığını, bir gün çalışıp bir gün dinlendiğini, daha sonra gündüz vardiyasında çalıştığını beyan etmişlerdir.
Davacı tanığı M. davacının gündüz vardiyasında haftanın 6 günü 08.00- 16.0 saatleri arasında, davacı tanığı Y.ise haftanın 5 günü 08.00-16.00, cumartesi günü ise 08.00-12.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiştir.
Bilirkişi tarafından davacının ilk üç ay 08.00-24.00 saatleri arası 1 saat ara dinlenmesi ile çalıştığı, bir diğer gün aynı saatte işe geldiği, bu hali ile davacının haftada 30 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti hesaplanmıştır.
Bilirkişi tarafından yapılan fazla mesai hesabı dosya kapsamı ve tanık beyanlarına uygun değildir. Davacı tanıklarının davacının çalışma saatlerine ilişkin beyanları çelişkilidir.
Mahkemece davacının çalışma saatleri tam olarak belirlenip tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeli, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak karar verilmelidir. Yazılı şekilde hatalı bilirkişi raporuna göre karar verilmesi isabetsizdir.”(9. HD. 2011/48665 E, 2011/42817 K. 14.11.2011)

“…Dava davacı işçi fazla çalışma ücreti ile bayram ve genel tatil ücretleri yönünden isteklerde bulunmuş, mahkemece taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içinde davacı işçinin imzasını taşıyan ücret bordrolarının bir kısmında fazla çalışma ücreti ödenmiştir. Davacı işçi diğer aylarda fazla çalışma yaptığını ve bayram ile genel tatillerde çalıştığını yöntemince kanıtlayabilmiş değildir. Bu konuda yazılı delil sunulmamış tanık dinlenmemiştir.
Başkaca işçilerin işveren aleyhine açmış olduğu bir davada alınan tanık anlatımları bu dosyaya sunulmuş ve mahkemece anılan beyanlara itibar edilerek sonuca gidilmiştir.
İfadelerde işyerindeki genel çalışma şartları açıklanmıştır. Davacının çalışma saatleri konusunda somut bir bilgi mevcut değildir. Bu itibarla fazla çalışma ücreti ile bayram ve genel tatil ücretlerinin davacı işçi yönünden kabulü hatalı olmuştur.”(9. HD. 2006/15956 E. 2006/17845 K. 20.06.2006)

.
“…Somut olayda, davacının Karaköy’dc bulunun şirket merkezinde temizlik ve çay işlerine baktığı, haftada 5 gün 08.00-18.00 saatleri arasında, cumartesi günü ise 13.00’ a kadar çalıştığı, bu çalışma saatleri dışında şirket merkezinden ayrı bir yerde bulunan atölyede haftada 2 gün saat 21,00’a kadar mesai yaptığı kabul edilerek fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmıştır.
Davacı ve davalı tanıklarının anlatımlarından, davacının fesih öncesinde kısa bir süre şirket merkezi dışında atölyede çalıştırıldığı anlaşılmakta ise de, davacının 7 yıl 2 ay 18 günlük tüm çalışma süresi boyunca, haftada 2 gün atölyede çalıştırıldığına ilişkin tanık beyanı bulunmamaktadır.
Davacı tarafça bu hususa ilişkin başka bir delil de dosyaya sunulmamıştır
Saptanan bu durum karşısında, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, mahkemenin davacının tüm çalışma süresi boyunca haftada 12 saat fazla çalışma yaptığına ilişkin kabulü isabetsizdir.”(9. HD. 2009/23450 E. 2011/38321 K. 19.10.2011)

“…Davacının haftada dokuz saat fazla çalışma yaptığı kabul edildikten sonra, ayrıca haftada dört gün de saat 22.00 ye kadar çalışarak, 12 saatte belirtilen şekilde fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir.
Davacı tanıkları davalı işyerinde sabit şekilde çalışanlar olup, davacının birlikte çalıştıkları işyeri dışında ayrıca diğer mağazaları da dolaşarak saat 22.00 lere kadar çalıştığını bilebilecek konumda olan kişiler değildir.
Böyle olunca davacının haftada dört gün saat 22.00 ye kadar çalıştığı kanıtlanmadığından, fazla çalışma alacağının sadece haftada dokuz saat üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2009/18978 E. 2011/23290 K. 11.07.2011)

“…İşyerinde çalışmakta olan davalı tanıkları, çalışma saatleri hakkında bilgi verdikleri gibi, cumartesi günleri dahil haftada altı gün çalışıldığını beyan etmişlerdir. Mahkemece tanıkların beyanları arasında çelişki olduğu gerekçesiyle fazla çalışma ücreti isteği reddedilmiştir. Tanık anlatımları işyerinde fazla çalışıldığı yolundadır. Mahkemece yapılacak iş birbirine yakın çalışma saatlerini ifade eden tanık beyanlarının ortalaması alınarak fazla çalışma ücreti isteğinin kabul edilmesi, davacının mazeretli olduğu günlerin dikkate alınmasıyla uygun bir indirime gidilmesinden ibarettir.”(9. HD. 2007/11958 E. 2008/3666 K. 05.03.2008)

“…Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tesisat ustası olarak çalışan davacının gösterdiği şahitlerinin beyanları değerlendirilerek haftanın altı gününde kış aylarında saat 08:00-19:00 arası, yaz aylarında ise haftada dört gün saat 08:00-19:00 arası, diğer iki gün ise saat 08:00-21:00 arası çalışma kabul edilerek fazla çalışma ücreti hesabı yapılmıştır. Ancak davacı şahitlerinin birinin davacının babası olması ve diğer davacı şahidinin saat 21:00’e kadar bir çalışmadan bahsetmemesi, davalı şahit beyanları ile aralarında giderilmesi güç çelişki bulunması karşısında dosya kapsamına, yapılan işin niteliğine göre kış ve yaz ayrımı yapılmadan haftada altı gün saat 08:00-19:00 arası çalışma kabul edilerek fazla çalışma ücretinin belirlenmesi daha uygun olacaktır.”(22. HD. 2014/25029 E. 2014/26999 K. 02.10.2014)

“…Somut olayda davalı işyerinde bulaşıkçı olarak çalışan davacının haftada 18 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir.
Davacı bu davada tanık dinletmemiş, sadece diğer dosyalarda dinlenen tanık ifade örneklerini dosyaya ibraz etmiştir. Bu tanık ifadelerinde ise bulaşıkçı olarak çalışan bir çalışanın çalışma şekline dair bir anlatım yer almamaktadır.
Öte yandan hizmet alım sözleşmesinde çalışanların iki vardiya şeklinde çalışacağı yazılı olmakla birlikte bulaşıkçının da bu vardiya sistemine uygun çalıştığı belli değildir. Çünkü yine bu sözleşmede günde sadece üç kez yemek verildiği yazılıdır.
Böyle olunca davacının delil listesinde yazılı olan tanıklarını davacının çalışma şekli konusunda dinletmesi sağlanmadan ve davacının yaptığı işe göre çalışma şekli ve saatleri saptanmadan eksik inceleme ile fazla çalışma alacağının yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2009/24066 E. 2011 /41823 K. 31.10.2011)

“…Somut olayda davacının ilk iki tanığı sadece son altı ay akşam 20.00 ye kadar çalıştıklarını söylemiştir, diğer tanık ise davacıyla sadece 2007 Hazirandan itibaren çalışmıştır.
Bunun dışında davalı kayıtlarında bazı aylar 10, bazı aylar 11 saat çalıştığı anlaşılmaktadır.
Fazla çalışma yapıldığına anlatılan delil durumu karşısında sadece tanıkların belirttiği tarihlerde 08.00-20.00 saatleri arasında çalışıldığı, davalı kayıtlarına ilişkin dönemlerde ise bu kayıtlarda belirtildiği saatlerde çalışıldığı kabul edilmesi gerekirken tüm çalışma döneminde lazla çalışma yapıldığının kabul edilmesi hatalıdır.
Diğer taraftan aşçıbaşı olan davacının 12 saatlik çalışmasından sadece bir saatlik ara dinlenme indirilmesi isabetsizdir. 11 saate kadar olan çalışmalardan bir, 12 saatlik çalışmalardan ise birbuçuk saat ara dinlenme indirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2009/28466 E. 2011/47142 K. 05.12.2011)

“…Davacının fazla çalışma yaptığı ve bayram ve genel tatillerinde çalıştığı hususları, işyerinden Mart 2001 tarihinde ayrıldığı sabit olan davacı tanığının anlatımları doğrultusunda hesaplanmıştır.
Oysa davalıya ait işyerinde ayrılan ve kendi beyanı ile başka bir işyerinde çalışmaya başlayan tanığın bu tarihten sonraki dönem için işyerinde çalışma şeklini bilmesi olanaksızdır. Bu nedenle fazla çalışma ücreti ile bayram ve genel tatil ücretlerinin davacı tanığının işyerinde ayrıldığını açıkladığı tarihe karar olan süre için hesaplanarak hüküm altına alınması gerekir.”(9. HD. 2006/1706 E. 2006/7084 K. 21.3.2006)

“…Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanıklarının beyanlarına göre fazla çalışma ücretleri hesaplanmış olup söz konusu tanıkların 2004 yılında işe girdiklerini beyan etmeleri karşısında davacının çalıştığı önceki dönemi bilmeleri mümkün olmadığından ve beyanlarının 2004 yılı ve sonrasına ilişkin olduğu anlaşıldığından davacı tanıklarının davalıya ait işyerinde çalıştıkları dönem yerine davacının tüm çalışma süresi üzerinden hesaplanan fazla çalışma ücretlerine hükmedilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2010/2714 E. 2012/11039 K. 02.04.2012)

“…Somut olayda, davacı 20.10.2009 – 6.2.2011 tarihleri arasında davalı şirkette çalışmıştır. Davacı tanığı T.B., 2010 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında, diğer davacı tanığı L.Ö. ise Aralık 2009-Şubat 2010 tarihleri arasında işyerinde çalışmışlardır. Davacı tanıklarının çalışma süresi, davacının çalışma süresinin tamamını değil, çok küçük bir bölümünü kapsamaktadır. Bu durumda, davacı tanıklarının beyanlarının, sadece kendi çalıştıkları dönemle sınırlı olarak değerlendirilmesi gerekirken, tüm çalışma dönemini kapsayacak şekilde geniş yorumlanarak fazla mesai hesabına esas alınması yanlıştır. Bu şekilde hesaplama yapan bilirkişi raporu, dosyaya uygun ve hükme esas alınmaya yeterli bir rapor değildir. Yapılacak iş, davacının, kendi tanıklarının çalıştıkları dönemler yönünden, kendi tanıklarının bildirdiği sürelerle çalıştığı, davacı tanıklarının çalışmadığı dönemler yönünden ise, davalı tanıklarının bildirdiği sürelerle çalıştığı kabulü ile fazla mesai süresinin ve ücretini belirlenmesinden ibarettir. Hatalı bilirkişi raporuna itibarla yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozma nedenidir.”(7. HD. 2013/16646 F.. 2014/28 K. 10.01.2014)

“…Somut olayda bilirkişice davacı tanık beyanlarına göre davacının çalışma şekli ve saatleri tespit edilerek fazla çalışma süreleri ile ücretleri hesaplanmıştır. Ancak işyerinde daha önce çalışmış olan tanıklar çalıştıkları döneme ilişkin davacının çalışması konusunda doğrudan bilgi sahibi olabilirler. Bu noktada tanıkların beyanları da ancak kendi çalıştıkları dönemle sınırlı olarak dikkate alınabilirler. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu ayrım yapılmadan davacının çalışma şekli ve saatlerinin belirlendiği görülmektedir. Belirtilen esaslara aykırı olarak fazla çalışma süreleri ile fazla çalışma ücretlerinin hesaplanması hatalıdır.”(22. HD. 2013/613 E. 2013/29880 K. 20.12.2013)

“…Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesai konusunda hesap yapılırken sadece davacı şahit anlatımları dikkate alınmıştır. Ancak davalı işyerinde belirli tarih aralığında çalıştığı anlaşılan davacı şahitlerinin anlatımı davacının tüm dönemleri için varsayıma dayalı değer verilerek fazla çalışma yapıldığının kabul edilmesi hatalıdır. Bu yön gözetilerek davacı şahitlerinin işyerinde çalıştığı dönemle sınırlı olarak fazla çalışma ücreti miktarı belirlenmelidir. Mahkemece yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2013/5230 E. 2014/3816 K. 25.02.2014)

“…Somut olayda, hükme esas alman bilirkişi raporunda fazla mesai konusunda hesap yapılırken sadece davacı tanık anlatımları dikkate alınmıştır. Ancak davalı işyerinde belirli tarih aralığında çalıştığı anlaşılan davacı tanıklarının anlatımlarından hareketle, davacının tüm çalışma süresince fazla mesai yaptığının varsayılması doğru değildir. Bu yön gözetilerek davacı tanıklarının işyerinde çalıştığı dönemle sınırlı olarak fazla çalışma ücreti miktarı belirlenmelidir. Mahkemece yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2012/13125 E. 2013/2670 K. 12.02.2013)

“…Fazla mesai ücreti de ihtilaf konusu olup, işverence puantaj, vb. kayıtlar sunulmadığından, yargılama sırasında dinlenen davacı tanık beyanlarına göre sözkonusu alacak hesaplanarak hükme bağlanmıştır. Davacı tanığı R.Y., işyerinde davacı ile birlikte sadece 2009 Şubat-Eylül arası çalışmıştır, diğer davacı tanığının ve davalı tanığının ise işyerinde çalışması bulunmamaktadır. Tanıkların beyanları ancak birlikte çalıştıkları döneme dair ispat aracı olabileceğinden, ilk davacı tanığının birlikte çalıştığı süre ile sınırlı olarak alacak hesaplatılmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.”(22. HD. 2013/7724 E. 2014/6577 K. 20.03.2014)

“…Davacı işçi, 5953 sayılı Yasanın ek 1. Maddesi kapsamına kalan fazla saatlerde çalışma ücretlerini talep etmiştir.
Sözü edilen fazla çalışmaların bulunmadığını savunmuştur.
Davalı ve davalı tanıkları dinlenmiş ve bilirkişi hesap raporunda, davacının bayram ve genel tatiller ile hafta tatillerinden çalışmasının kanıtlanamadığı, fazla çalışmalarının ise haftada 2 saat olarak gerçekleştiği kabul edilerek hesaplamaya gidilmiştir.
Tarafların itirazı üzerine alınan ek raporda ise aynı delillerin değerlendirilmesi sonucu bu defa haftada 16.5 saat fazla çalışma ile dini bayramların iki günü ile milli bayramlarda çalışma ve yine ayda iki, Pazar günü çalışma olduğu belirtilerek hesaplamaya gidilmiştir.
Mahkemece ek rapora itibar edilerek isteklerle ilgili her iki dava sebebiyle 54.068,52 TL fazla saatlerde çalışma ücreti ile % 90 oranında indirime gidilerek 291.538,69 TL yüzde beş fazlaya dair istekler yönünden hüküm kurulmuştur.
Davacı tanıklarından ikisi işyerinde bir dönem çalışmış olup, beyanlarına göre yaklaşık 10 yıl süreyle sürekli fazla çalışma yapıldığının kabulü doğru olmaz. Davacının diğer tanığı ise başka bir işveren nezdinde çalışmış olup çalışma süreleriyle ilgili anlatımına göre sonuca gidilmesi doğru olmaz Mahkemece davacı tanıklarının fiilen çalıştıkları dönemler belirlenerek fazla saatlerle çalışma ile yüzde beş fazla ödeme alacakları bu sürelerle sınırlı olarak hesaplanmalıdır. Tanıkların çalışmadıkları dönem için fazla çalışma ile hafta tatili çalışması ve bayram ve genel tatil çalışmaları kanıtlanamamış olmakla sözü edilen döneme ait isteklerin reddine karar verilmelidir.”(9. HD. 2011/20846 E. 2012/24447 K. 26.06.2012)

“…Fazla çalışma ücreti yönünden davacının çalıştığı tüm süre için hesaplama yapılmıştır.
Bu konuda beyanda bulunan davacı tanığı, davacı ile birlikte 1995-1997 yılları arasında çalıştığını açıklamıştır.
Anılan tanığın davacı ile birlikte çalıştığı dönem haricinde fazla çalışmaya dair bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı tanığın açıkladığı tarihler dışında fazla çalışma ücreti hesaplanarak hüküm altına alınması hatalı olmuştur.”(9. HD. 2006/7617 F.. 2006/15776 K. 30.05.2006)

“…Somut olayda, davacı fazla çalışına yaptığını kanıtlamak için tanık dinletmiştir. Davacı tanıklarından R.K. 2000-2007 yılları arasındaki, C.A. ise 2008-2009 yılları arasındaki çalışma dönemi için beyanda bulunmuşlardır. Tanıkların ancak kendi çalışma dönemlerindeki çalışma sistemi için beyanda bulunabilecekleri dikkate alınmadan, ifadelerinin tüm çalışma dönemi için geçerli kabul edilerek hesaplama yapılması isabetsizdir.”(9. HD. 2012/12231 E. 2014/16433 K. 22.05.2014)

“…Fazla çalışma ücreti ile hafta tatili ve genel tatil ücretleri yönünden bilirkişi raporuna göre karar verilmiştir.
Davalı vekili hesaba itiraz etmiş, işçilerin farklı bölümlerde ayrı çalışma düzenine göre görev yaptıklarını açıklamıştır.
Gerçekten davacı tanıklarının beyanlarına göre lokalde, kafeterya da, misafirhanede farklı çalışma saatleri söz konusudur.
Davalı işveren ise bir kısım işçilerin temizlik işinde çalıştığını ve fazla çalışma yapılmadığım ileri sürmüştür.
Davacı işçinin çalıştığı bölüme göre tanık beyanları değerlendirilmeden ve genel ifadelerle hesaplamaya gidilmesi doğru olmaz. Davalı tarafın bu yönde itirazları değerlendirilmek üzere ek hesap raporu alınmalı ve mahkemece bir değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre karar verilmelidir.”(9. HD. 2006/11604 B. 2006/19655 K. 04.07.2006)

“…Davacının fazla çalışmasını doğrulayan tek tanık R. D. 2002-2003 arası bir yıl çalışmıştır.
Buna göre, davacının sadece bu dönem fazla çalışmasının hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken, daha önceki dönem kanıtlanmadığı halde tüm çalışma süresi üzerinden fazla çalışma ücreti isteklerinin kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2006/13699 E. 2006/31582 K. 30.11.2006)

“…Somut olayda, davacı tarafından fazla çalışma yaptığını kanıtlamak amacıyla az sayıda araç sefer çizelgesi sunulmuştur.
Söz konusu belgeler çalışma süresi dikkate alındığında mesai sistemi hakkında kesin bir yargıya varmaya yeterli bulunmamaktadır.
Bu nedenle tanık ifadelerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacının fazla çalışma yapıp yapmadığının tespiti bakımından ifadelerine başvurulan davacı tanıkları çalışma sistemi hakkında bilgi vermemişlerdir. Dolayısıyla fazla çalışma hesabında davalı tanık beyanlarına itibar edilerek hesaplama yapılmalıdır. Ayrıca davacının ihtirazi kayıt koymadan imzaladığı ücret bordrolarının bazılarında fazla çalışma ücreti tahakkuku bulunduğunun da göz ardı edilmemesi gerektiğinden mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.”(9. HD. 2010/12033 E. 2012/18326 K. 24.05.2012)

“…Somut olayda, davacı 20.10.2009 – 6.2.2011 tarihleri arasında davalı şirkette çalışmıştır. Davacı tanığı T.B., 2010 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında, diğer davacı tanığı L.Ö. ise Aralık 2009-Şubat 2010 tarihleri arasında işyerinde çalışmışlardır. Davacı tanıklarının çalışma süresi, davacının çalışma süresinin tamamını değil, çok küçük bir bölümünü kapsamaktadır. Bu durumda, davacı tanıklarının beyanlarının, sadece kendi çalıştıkları dönemle sınırlı olarak değerlendirilmesi gerekirken, tüm çalışma dönemini kapsayacak şekilde geniş yorumlanarak fazla mesai hesabına esas alınması yanlıştır. Bu şekilde hesaplama yapan bilirkişi raporu, dosyaya uygun ve hükme esas alınmaya yeterli bir rapor değildir. Yapılacak iş, davacının, kendi tanıklarının çalıştıkları dönemler yönünden, kendi tanıklarının bildirdiği sürelerle çalıştığı, davacı tanıklarının çalışmadığı dönemler yönünden ise, davalı tanıklarının bildirdiği sürelerle çalıştığı kabulü ile fazla mesai süresinin ve ücretini belirlenmesinden ibarettir. Hatalı bilirkişi raporuna itibarla yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozma nedenidir.”(7. HD. 2013/16646 E. 2014/28 K. 10.01.2014)

“…Dosya içeriğine göre davacının davalı işyerinde 11.03.2000-20.06.2011 tarihleri arasında yol yapım ve asfalt işlerinde şoför olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin işveren tarafından devamsızlık sebebiyle 23.04.2011 tarihinde feshedildiği anlaşılmakladır.
Mahkemece fazla çalışma ücreti davacı şahidinin beyanlarına göre yapılan hesap raporuna itibarla yaz döneminde haftalık 44,5 saat kış döneminde haftalık 21,5 saat fazla çalışma için hesaplanan tutardan yapılan hakkaniyet oranı belirtilmeksizin hakkaniyet indirimi yapılarak hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece hüküm altına alınan fazla çalışma ücret alacağı sadece bir davacı şahidinin beyanlarına göre hesaplanmıştır. Davalı şahitlerinin beyanlarına, davalı işyerinde yapılan işin niteliğine ve dosya kapsamına göre davacının haftada 6 saat fazla çalışma yaptığının kabulü yerinde olacaktır. Buna göre fazla çalışma ücret alacağının haftalık 6 saat için hesaplatılarak denetime olanak verecek şekilde hakkaniyet indirimi karar yerinde gösterilmek suretiyle hüküm altına alınmalıdır.”(22. HD. 2013/6947 E. 2014/6359 K. 18.03.2014)

“…Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanık anlatımlarına istinaden takdiren haftalık 5 saat üzerinden fazla mesai ücreti hesap edilmiştir.
Dinlenen davacı tanıkları günlük mesainin başlangıcı, sona ermesi ve ara dinlenme süresi konusunda net ve kesin bilgi vermemişlerdir. Soyut olarak arızalar nedeni ile haftada 2-3 gün bazen 1 bazen 2 saat bazen de sabaha kadar çalışıldığını beyan etmişlerdir. Nitekim bilirkişi de bu hususa işaret ederek takdiren hesaplama yapmıştır. Bu hali ile davacı yöntemince fazla mesai yaptığını ispat edemediği halde fazla mesai ücretinin hüküm altına alınması hatalıdır.
O halde davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.”(7. HD. 2013/10459 E. 2013/9304 K. 21/05/2013)

“…Somut olayda dinlenen tüm tanıklar il dışı görevlendirmelerin nisan- kasım ayları arasında olduğunu, ortalama 15-20 gün süreyle il dışında görevlendirildiklerini beyan etmişlerdir.
Davacı tanıklarının bu zaman dilimi dışındaki çalışma saatlerine ilişkin bilgileri yoktur.
Davalı tanığı ise S.G. beyanında ise “rutin mesailerinin 9.30 da başladığını, 14.30-15.00 gibi işten ayrıldıklarını ancak program olduğu takdirde 7.00-21.0 arası programa dahil olduklarını” beyan etmiştir.
Bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davacının 09.30-21.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de bu hesaplama taraf tanıklarının beyanları ile örtüşmemektedir
Mahkemece davacının Ankara içinde ve dışındaki çalışmasına ilişkin olarak mesai saatleri belirlenerek ve gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak davacının talepleri hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.”(9. HD. 2009/24462 E. 2011/41573 K. 31.10.2011)

“…Mahkemece, “tüm davacı tanıklarının fazla mesailere ilişkin ücretlerin ödendiği yönünde beyanda bulunmuş olduklarından fazla çalışma mesai ücreti hesaplanmadığı” yönündeki bilirkişi raporuna itibar edilerek fazla çalışma ücret alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
Fazla çalışma ücret alacağının ödendiğini ispat yükü işverene ait olup, davalı işveren tarafından fazla çalışma ücret alacaklarının ödendiğine ilişkin imzalı maaş bordrosu veya eşdeğer belge sunulmamıştır.
Buna göre tanıklar yeniden dinlenilerek davacının çalışma saatlerine yönelik beyanlarının tespiti ile gerekirse davacının haftalık yasal çalışma süresini aşan çalışmaların hesabı yönünden bilirkişiden ek rapor alınarak varsa alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle talebin reddine karar verilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2009/35624 E. 2011/47552 K. 07.12.2011)

“…Mahkemece davacının eşi ve işyerinde çalışması olmayan diğer bir davacı tanığının beyanlarına göre anılan isteklerin kabulüne karar verilmiştir.
Anılan tanıkların işyerindeki çalışma saatlerini bilmeleri mümkün değildir. Bu itibarla somut olayda davacının fazla çalışma yaptığı yine hafta tatilleriyle bayram ve genel tatillerde çalıştığı kanıtlanabilmiş değildir.
Anılan istekler yönünden itirazın iptali isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne dair hüküm kurulması hatalı olmuştur.”(9. HD. 2006/28869 E. 2006/32756 K. 12.12.2006)

“…Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının günde ortalama bir saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de beyanları dikkate alınan davacı şahitleri işyerinde çalışmayan ve davacının eşi, babası ve eşinin arkadaşı olan kişilerdir. Davacı tarafından yöntemince fazla çalışma yaptığı ispatlanamamıştır. Bu itibarla davacının fazla çalışma ücreti talebinin de reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde olmamıştır.”(22. HD. 2013/14874 E. 2014/17902 K. 18.06.2014)

“…Somut olayda davacı fazla çalışma ve hafta tatili çalışması yaptığı ileri sürmüştür.
Davacı bu çalışmaları yaptığını ispat etmek zorundadır. Davacı tanıklarından birisi kardeşi olup davalı işyerinde çalışması bulunmamaktadır. Yine davacı tanıklarından M.Ç. davalı işyerinde 1994-1995 yılları arasında, diğer tanık İ.Ö. ise 1999-2001 yılları arasında çalıştığını belirtmiştir.
Dava 29.12.2006 tarihinde açılmış olup davalı tarafça zamanaşımı savunmasında bulunulduğundan hafta tatili ve fazla çalışma alacağı 29.12.2001 tarihinden itibaren hesaplanabilecektir.
Bu tarih ve sonrası itibariyle davacı tanıklarının işyerinde çalışması bulunmadığından davacı hafta tatili ve fazla çalışma yaptığını ispat edememiştir. Davacının fazla çalışma ve hafta tatili alacağının reddi gerekir.”(9. HD. 2009/32306 E. 2012/1834 K. 25.01.2012)

“…Somut olayda davacı tanıkları davalı işyerinde bir çalışması bulunmayan kişiler olup çalışma düzenine ilişkin görgüye dayalı bir beyanları yoktur. Davacı davalı işyerinde haftalık 45 saati aşan bir çalışması olduğunu ispatlayamamıştır. Bu durumda davacının fazla çalışma alacağının reddi gerekirken kabulü hatalıdır.”(9. HD. 2009/20947 E. 2011/34901 K. 05.10.2011)

“…Davalı tanıkları savunmayı teyit eder nitelikte beyanda bulunmuş olup beyanına itibar edilen davacı tanıklarından biri davacının akrabası aynı zamanda davalı iş yerinin müşterisidir. Diğer davacı tanığı ise komşu işyerinde çalışan bir kişidir. Her iki tanık da davacı ile aynı işyerinde çalışan iş yerinin çalışma düzenini ve davacının mesai gün ve saatlerini bilen kişiler değildir. Dışarıdan gözleme dayalı bilgilerini aktarmışlardır. İş yerinin ve davacının çalışma düzenini bilmesi mümkün olmayan davalı işyerinde davacı ile birlikte çalışmamış tanık beyanlarına göre hafta tatili ile milli bayram ve genel tatil çalışması yapıldığının kabulü ile alacak hesaplanması yerinde değildir. Kaldı ki davacı tanıklarının beyanları arasında çelişki vardır. Bu nedenle davacı iddiasını usulünce ispat edemediğinden hafta tatili ile milli bayram ve genel tatil çalışma ücreti taleplerinin reddi yerine kabulü isabetsiz olmuştur.”(7. HD. 2013/21061 E. 2013/15914 K. 01.10.2013)

“…Somut olayda, mahkeme davacının fazla çalışma yaptığı, davacının fazla çalışma ücretlerinin ödenmediği ve bu nedenle davacının iş akdini haklı
olarak feshettiği gerekçesiyle davacının kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacaklarının kabulüne karar vermiştir.
Fazla çalışma yapılıp yapılmadığının tespiti kapsamında davacı tarafından dinletilen tanıklardan E.T. davacının arkadaşı, diğer tanık ise davacının diş doktorudur. Her iki tanık da davacı ile aynı işyerinde çalışan kişiler olmadığı gibi davacının çalıştığı işyerine yakın işyerlerinde çalışan kişiler de değildir. Dolayısıyla bu iki tanığın davacının çalışma şeklini ve çalışma sürelerini bilmesi mümkün değildir. Salt bu iki tanığın beyanına itibarla davacının fazla çalışma yaptığının kabulü mümkün değildir.
Bu nedenle, davacının delil listesinde belirttiği işyeri şahsi dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile elektronik posta yazışmalarının incelenmesi ve sonucuna göre fazla çalışma ücreti talebi ile buna bağlı kıdem tazminatı talebi hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2010/17862 E. 2012/24692 K. 27/06/2012)

“…Dinlenen davacı tanığı M. Ş. davacının ev sahibi, diğer tanık İ.B. ise, işyerine zaman zaman uğrayan işyeri dışında çalışan bir kişidir. Adı geçen tanıkların davacının çalışma koşullan hakkında bilgi sahibi olmadıkları aşikardır. Bu tanıkların ifadelerine dayanılarak hesaplama yapılması doğru değildir.
Mahkemece dosya içerisindeki e-mail çıktıları ve sair belgeler değerlendirmeye tabi tutularak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2010/8 E. 2012/11401 K. 04.04.2012)

“…Somut olayda davacı davalı işyerinde sekreter olarak haftanın altı günü 08:00- 19:00 saatleri arasında çalıştığı iddiasıyla fazla çalışma ücreti isteğinde bulunmuş, davalı ise davacının herhangi bir alacağı bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece davacı tanıklarının beyanlarına itibarla hesaplana fazla çalışma ücret alacağından %30 oranda hakkaniyet indirimi yapılarak hüküm altına alınmıştır.
Davacının ücret bordrosunda fazla çalışma ücreti tahakkukunun bulunmadığı, ücret bordrolarının itirazı kayıtsız imzalı olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içinde günlük puantaj kayıtları bulunmadığı gibi fazla mesai yapıldığına dair yazılı delil ve belgede bulunmamaktadır. Davacı tanıklarından ikisi davalı işyerinde çalışmayan ve işyerindeki mesai saatlerini bilmesi mümkün olmayan tanık olup diğer davacı tanığı M.A.A.’ün ise davalı işveren hakkında davası olduğundan yeminsiz olarak dinlenmiştir. Buna göre dava konusu fazla çalışma ücret alacağı isteğinin usulünce ispat edilmediğinden reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2008/35336 E. 2010/26690 K. 01.10.2010)

“…Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı ile husumeti bulunan ve verilecek karardan menfaat sağlayacak olan davacı tanıklarının anlatımının hükme esas alınıp alınamayacağı buna göre davacının günlük 1 saat yerine haftalık 16 saat fazla çalışma yaptığının kabul edilip edilemeyeceği, ayrıca davacı lehine hükmedilen fazla çalışma ücreti % 5 fazla alacağı ve genel tatil ücreti % 5 fazla alacaklarında yapılan % 85 oranında takdiri indirimden daha yüksek bir oranda indirime gidilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
1 -İş Hukukunda haftada 45 saatten fazla çalışma yapıldığının, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığının, hafta tatilinde çalışıldığının ispat külfeti işçi üzerindedir. İş görme borcu bir yapma borcu olup, fiili bir olgu olduğundan bir hukuki işlem değildir. İşçi iş görme borcunu haftada 45 saatten fazla yapmış, hafta tatilinde çalışmış, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmış ise bunları Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun’unun öngördüğü her türlü delille ispatlayabilecektir.
Bilindiği üzere, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 254. maddesi ile 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 255 uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Nitekim, aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 13.04.2011 gün ve E;2010/2-751, K:2011/96; 12.09.2012 gün ve E:2012/2-387, K; 551 sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Öte yandan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerinin bir kısmında çalışma yapıldığı yönündeki tanık ifadelerine değer verip aynı tanıkların fazla çalışma yapıldığı ile ilgili anlatımlarına değer verilemeyeceğinin kabul edilmesi de çelişki oluşturacaktır.
Tüm bu nedenlerle, davacı dinlettiği tanıklarla fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinin bir kısmı ile bazı hafta tatillerinde çalıştığını, kanıtlamıştır. Bunun için davacının haftalık 16 saat fazla mesai yaptığının kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararı yerindedir.”(HGK. 2014/22-578 E. 2014/766 K. 15.10.2014)

“…Somut olayda, davacı kargo ve taşımacılık hizmeti veren davalıya ait işlerinde satış ve pazarlama sorumlu olarak görev yapmaktadır. Davacı şahitleri, işyerinde haftada altı gün 08:00-21:00 saatleri arsında çalışıldığını beyan etmişlerdir. Davacı tanıkları ile davalı işveren arasında, aynı hususta husumet bulunduğu dosya içerisine ibraz edilen belgeler ile sabittir. Ancak, davalı işveren tarafından işyerinin kapatılması sebebi ile dava tarihinden kısa süre önce tüm işçilerin iş sözleşmeleri sonlandırılmtş olup, bu sebeple işçilerin büyük çoğunluğunun çeşitli işçilik alacakları yönünden davalı işveren aleyhine dava açmış oldukları da dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davalı aleyhine emsal nitelikte açılan davalar sonucunda, uyuşmazlık konusunu dönemde davacının çalıştığı işyerinde fazla çalışma yapıldığı belirlenmiştir. Fazla çalışma ücret alacağının kabulü yönünde hüküm kurulan emsal nitelikteki kararlar, dairemiz tarafından temyiz denetimine tabii tutulmuş ve onanarak kesinleşmiştir. (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 25.02.2013 tarih 2012/14726 E – 2013/3662 K sayılı)
Dosya içerisinde davacı şahitlerinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarına dair delil bulunmamaktadır. İşveren ile aralarında aynı konuda husumet bulunması tek başına beyanlarına itibar edilmemesinin sebebi olarak kabul edilemeyeceği gibi, bu durum davacı şahitlerinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarını da göstermez. Mahkemenin, bu gerekçeyle fazla çalışma ücret alacağı talebini reddetmesi isabetsizdir. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirilerek ve şahit beyanları da dikkate alınmak sureti ile hüküm kurulmalıdır.”(22. HD. 2012/14769 E. 2013/7554 K. 09.04.2013)

“…Somut olayda davacı fazla mesai yaptığı ve ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığı iddiası ile alacak talebinde bulunmuştur. Davalı ise davacının fazla mesai yapmadığını, ulusal bayram ve genel tatillerde çalışmadığını savunmuştur. Davalı tarafından davacının çalıştığı döneme ilişkin olarak dosyaya bordro sunulmamıştır. Mahkemece; davacı tanıklarının davalı işyeri aleyhine dava açmaları nedeniyle davacı lehine ifade verme olasılıkları bulunduğundan davacı tarafın fazla çalışma ve genel tatil çalışma alacağı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı tanıklarının aynı işveren aleyhine davalarının bulunması tek başına beyanlarının doğru olmayacağı ihtimalini doğurmamaktadır. Kaldı ki davacı işçi Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Kayseri Bölge Müdürlüğü’ne yaptığı şikâyet başvurusunda feshe bağlı haklarını talep ettiği gibi ücretlerinin ve yanı sıra fazla mesai ücretlerinin de ödenmediğini belirtmiştir. Davacı tanığı M.A.’a ait alacak dosyasında fazla mesai alacağına ilişkin kısım bozma dışında bırakılmıştır. Davacı tanıklarının beyanları değerlendirilerek davacı işçinin fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2012/16266 E. 2013/22993 K. 18.09.2013)

“…6100 HMK.’un tanıkla ilgili hükümleri incelendiğinde, 240/1 maddesinde “Davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir”, 250. Maddesinde ise “Tanığın davada yararı bulunmak gibi tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren sebepler varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir” kurallarına yer verilmiştir.
Dosya içeriğine göre davacı tarafından dinlenen tanıklar, davalı işveren aleyhine aynı isteklerle dava açan, davalı ile uyuşmazlık içinde olan ve dolayısı ile davada yararı bulunan kişilerdir. Bu kişilerin tanıklıklarına ihtiyatlar yaklaşılması gerekir. Kaldı ki anılan normatif hükümler karşısında da tanıklıkları sonuca etkili değildir. Bu nedenle davacının bu konuda var ise bildirdiği diğer delilleri toplanmalı, dayanmış ise işin düzenlenmesine ilişkin kayıtları gerekirse bilirkişi marifeti ile işyerinde kesif yapılarak incelenmeli, rapor alınmalı ve sonucuna göre fazla mesai ve tatil çalışmaları varsa hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Eksik inceleme ve davada yararı bulunan ve işveren ile ihtilaf halinde olan tanıkların soyut beyanına dayanılarak anılan alacakların kabulü hatalıdır.”(9. HD. 2014/11868 E. 2014/24750 K. 14.07.2014)

“…İş hukukunda çalışma olgusunu, bu kapsamda fazla mesai yaptığım, tatillerde çalıştığını iddia eden işçi, karşılığı ücretin ödendiğini de işveren kanıtlamalıdır.
Fazla ve tatillerde çalışma her türlü delille kanıtlanabilir. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ayrıca bu tür çalışmada işverenin resmi kurum olması halinde kurumun işin düzenlemesine yönelik uygulaması da araştırılmalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun da kural olarak haftalık çalışma esası benimsenmiştir. Kanunun 41. Maddesine göre “Fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır.
Diğer taraftan 6100 HMK.’un tanıkla ilgili hükümleri incelendiğinde, 240/1 maddesinde “Davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir”, 250. Maddesinde ise “Tanığın davada yararı bulunmak gibi tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren sebepler varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir” kurallarına yer verilmiştir.
Dosya içeriğine göre davacı tarafından dinlenen tanıklar, davalı işveren aleyhine aynı isteklerle dava açan, davalı ile uyuşmazlık içinde olan ve dolayısı ile davada yararı bulunan kişilerdir. Bu kişilerin tanıklıklarına Dairemiz uygulaması uyarınca itibar edilemez. Kaldı ki anılan normatif hükümler karşısında da tanıklıkları sonuca etkiii değildir. Bu nedenle davacının bu konuda var ise bildirdiği diğer delilleri toplanmalı, dayanmış ise işin düzenlenmesine ilişkin kayıtları gerekirse bilirkişi marifeti ile işyerinde keşif yapılarak incelenmeli, rapor alınmalı ve sonucuna göre fazla mesai ve tatil çalışmaları varsa hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Eksik inceleme ve davada yararı bulunan ve işveren ile ihtilaf halinde olan tanıkların soyut beyanına dayanarak anılan alacakların kabulü hatalıdır.”(9. HD. 2013/14229 E. 2014/5634 K. 24.02.2014)

“…Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesai ücret alacağı, davacı tanık beyanları doğrultusunda hesaplanmıştır. Oysa davacı tanığı olarak dinlenen işçiler aynı şekilde davalı aleyhine dava açan davacı ile menfaat birliği içinde olan kişilerdir. Yazılı gerekçe ve soyut tanık anlatımlarına itibar edilerek fazla çalışma ücret alacağı talebinin kabul edilmesi hatalıdır.
Ayrıca davacı dava dilekçesinde hafta tatillerinde cumartesi günleri çalıştırıldığı iddiasıyla hafta tatili ücreti talebinde bulunmuştur.
Aksine bir toplu iş sözleşmesi hükmü ya da yazılı sözleşme yoksa hafta sonunda çalışma hafta tatili çalışmasından sayılmaz. Bilirkişi tanık beyanları doğrultusunda yaz aylarında ayda 2 pazar günü çalıştığını kabul etmiş ise de davacının Pazar günü çalışma yaptığı yönünde dava dilekçesinde bir beyanı bulunmamaktadır. Davacı dilekçesinde açıkça haftada 6 gün çalıştığını iddia etmiştir. Talep aşılarak hafta tatilinin hesaplanması hatalıdır. Dava dilekçesinde belirtilmeyen bir çalışma sisteminin tanıklarca ifade edilmesi aralarındaki menfaat birliğinin göstergesi niteliğindedir.
Davacının hafta tatilinde çalışmadığı özellikle dava dilekçesinden anlaşılmakla, talebin reddi gerekirken kabulü isabetsiz olmuştur.”(7. HD. 2013/1800 E. 2013/2007 K. 04.03.2013)

“…Somut olayda, davacı hafta tatilleri de dahil olmak üzere günde 18-20 saat çalıştığını iddia etmiş, davalı ise davacının fazla çalışma yapmadığını savunmuştur. Davacı tanıkları davacının her gün çalıştığını, yolculuklar sırasında araçta uyuduğunu beyan etmişlerdir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanık anlatımlarına itibar edilerek uyku ve dinlenme süresi olarak günde 9 saat düşüldüğünde davacının günde 15 saat çalıştığı, haftalık çalışma süresinin 90 saat ve fazla çalışma süresinin ise 45 saat olduğu ile her hafta tatilinde çalıştığı kabul edilmiştir. Mahkeme, tanık beyanlarına göre oluşturulan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının fazla çalışma alacağı ve hafta tatili alacağı talebini kabul etmiştir. Ancak, davacı tanıklarının davacı ile aynı konuda aynı işverene karşı davaları mevcut olup aynı konuda açtığı davası bulunan ve davacı ile menfaat birliği içinde olan kişinin tanıklığına itibar edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, davacı tanıkları hakkında yalan beyanda bulunmaktan dava açıldığı da gözetildiğinde sadece davacı tanıklarının beyanlarına dayanılarak fazla mesai ve hafta tatili ücretlerinin hesaplanması da doğru olmamıştır. Yapılacak iş, davalı tanıklarının beyanları ve dosyaya sunulan diğer belgeler de değerlendirilmek suretiyle fazla mesai ve hafta tatili ücreti hakkında karar vermektir.”(7. HD. 2013/16033 E. 2014/6310 K. 19/03/2014)

“…Davacı fazla çalışma yaptığını iddia ederek fazla çalışma talebinde bulunmuştur.
Bu konuda kendisiyle birlikte işten çıkartılan Ş.K.ile S.K.’yı ve tanık listesinde bulunmayan D.S.’i dinlenmiştir.
Dosya içeriğinden tanıklar S.K. ve Ş.K.’nin aynı davalı tarafından davacıyla birlikte işten çıkartıldığı ve davalıyla aralarında ihtilaf bulunduğu sabittir. Nitekim davacı da aynı mahkemenin 2008/168 Esas numaralı dosyasında tanık olarak sabah 08:00 akşam 17:00 arası çalıştıklarını, 12:00- 13:00 arası öğle tatili olduğunu, Cumartesi ve Pazar gününün tatil olduğunu belirtmiştir. Bu çalışma şekline göre fazla çalışma bulunmayacağı tartışmasız olup, davacıyla aralarında menfaat birliği olan ve davalıyla aralarında ihtilaf bulunan davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilerek fazla çalışma alacağına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2010/29603 E. 2012/12606 K. 12.04.2012)

“…Somut olayda bilirkişi tarafından davacı tanık beyanları esas alınmak suretiyle fazla mesai ücreti hesaplanmış ve mahkemece bu rapora itibar edilerek davacının fazla mesai ücreti talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa fazla mesai hesabında beyanları hesaba esas alınan davacı tanıklarının davalıya karşı açmış olduğu davaların bulunduğu, yani davacı tanıklarının davalı ile husumetli olduğu UYAP ortamında yapılan araştırma ile sabittir. Bu nedenle husumetli davacı tanıklarının beyanları ile yapılan hesaplama hükme esas alınamaz. Yapılacak iş dosya arasında bulunan davacının çalışma saatine ilişkin tüm bilgiler Karayolları Trafik Yönetmeliği 98. maddesinde düzenlenen şoförlerin çalışma saatlerine ilişkin sınırlamalar ile birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre davacının fazla mesai yapıp yapmadığı hususunda karar vermektir. Mahkemece bu hususa dikkat edilmeden husumetli tanık beyanları hesaplamaya esas alınmak suretiyle fazla mesai ücreti talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.”(7. HD. 2014/2572 E. 2014/19906 K. 31.10.2014)

“…Somut olayda davacı tanıklarından Ş.S.’nun davalıya karşı açılmış davası vardır. Menfaat birliği içinde olması nedeniyle beyanlarına itibar edilemez. Kaldı ki tanık bir alt katta olduğundan davacının çıkış saatini de bilmediğini beyan etmiştir. Diğer davacı tanığı İ.H., davacının 2009 Mart ayından sonraki çalışmalarına bulunduğu görevi değiştiğinden şahit olmayıp, haftada 5 gün 08.0- 17:00 arası çalıştığını, 3 veya 4 gün başkan olduğunda yazları 2, kışları I saat daha çalıştığını beyan etmiştir. Cumartesi çalışması konusunda “zaman zaman giderdi” şeklinde soyut bir ifade de bulunmuştur. Diğer tanık M.Y. ise memur olarak çalıştığını, davacının 29 Mart yerel seçimlerinden sonraki çalışmasını bilmediğini, 08:00-19:30 arası haftanın 5 günü çalıştığını 5 veya 10 kere gördüğünü, ayda ortalama bir kere cumartesi 3-4 saat çalıştığını beyan etmiştir.
Bilirkişi alınan tanık beyanlarına göre davacının 8-19 saatleri arasında haftada 5 gün ve ayda bir cumartesi 5 saat daha fazla çalışma yaptığını kabul etmiştir. Tanıkların çalışma saatlerine ilişkin beyanları birbirinden farklıdır. Tanık beyanları birbirinden farklı olmakla davacının i. ifadesinde geçtiği üzere haftada iki gün 08:00-17:00 ve başkanın geldiği diğer üç gün ise kışları 19:00 a yazları ise 18:00 a kadar kaldığı kabul edilmelidir. Cumartesi çalışmaları bakımından ise hangi sebeple ve hangi sıklıkta çalışıldığına ilişkin kesin kanaat oluşturacak somut beyan bulunmadığından 6.gün çalışması ispatlanamadığından itibar edilmemelidir.
Davacının yazları iki gün 08:00-17:00 saatleri arası bir saat ara dinlenmesi ile çalıştığında 16 saat, diğer üç gün 30 saat toplamda ise 46 çalışacağı ve haftalık bir saat fazla çalışına yapacağı, kış döneminde ise haftalık çalışma süresinin 43 saat olacağı anlaşıldığından 29.03.2009 sonrasına dair tanık beyanı da bulunmadığından bu dönem tamamen hesaplama dışı bırakılarak yaz ve kış dönemi dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir”(7. HD. 2013/20940 E. 2014/6227 K. 18.03.2014)

“…Hükme esas bilirkişi raporunda fazla mesai ücret alacağı, davacı tanık beyanları doğrultusunda kabul edilmiştir. Oysa davacı tanığı olarak dinlenen işçiler aynı şekilde davalı aleyhine dava açan davacı ile menfaat birliği içinde olan kişilerdir. Davalı tanıkları haftada 6 gün 08:30-17:30 saatleri arasında çalışıldığını ve haftada 1-2 gün 2-3 saat fazla çalışıldığını beyan etmişlerdir. Davacı tanıkları ise haftanın 7 günü 7-20 saatleri arasında çalıştıklarını beyan ettikleri ve hatta pazar günü tekrar işyerine gelmemek için cumartesi günü sabah 07:00’den pazar günü öğlen saat 12:00’yc kadar çalıştıklarını beyan etmişlerdir. Davacı tanıklarının beyanları 29 saat çalışıldığını beyan etmelerinden de anlaşılacağı üzere inandırıcılıktan son derece uzaktır.
Davalı tanık beyanları doğrultusunda davacının haftada sadece 2 gün 3’er saatten 6 saat fazla çalıştığı anlaşılmakla buna göre fazla çalışına alacağının hesaplanması gerekirken 18 saat üzerinden hesaplama yapılması hatalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”(” 7. HD. 2013/1810 E. 2013/2527 K. 11.03.2013)

“…Davalı delil olarak alt işveren işyeri kayıtlarına dayandığına ve dosyada davalı ile husumetli olan tanık anlatımlarından başka delil bulunmadığına göre; fesih hususunun açıklığa kavuşturulması, davacının yıllık izin kullanıp kullanmadığının, fazla çalışma yapıp yapmadığının, ücretinin ödenip ödenmediğinin belirlenebilmesi için, davacının davalı işyerinde bağlı olarak çalıştığı tüm alt işverenlerden işçi şahsi sicil dosyasının, puantaj kayıtlarının, günlük çalışmalara ilişkin tüm kayıt ve belgelerle asıl işverenin alt işverenin çalışmasını denetlemek amacıyla tuttuğu kayıtların, ücret bordrolarının, işyerine giriş çıkışlarda kart basılıyorsa buna ilişkin kayıt ve belgelerin getirtilmesi ve bu suretle toplanacak tüm delillerin yeniden değerlendirmeye tabi tutularak gerekirse bilirkişiden ek rapor alındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Dosyada dinlenen davacı tanıklarının da aynı sebeple davalı aleyhine dava açtıkları ve birbirlerine tanıklık etmek sureti ile mahkemeden çıkacak sonuçtan menfaat elde edecekleri tartışmasız olduğundan, başka delillerle desteklenmeden tek başına husumetli olan tanık beyanları ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2012/10783 E. 2013/766 K. 24.01.2013)

“…Davacı ve davalı işyeri kayıtlarına dayandığına göre; işyerine giriş çıkışlarda kart basılıyorsa buna ilişkin kayıt ve belgeler, alt işverendeki işçi şahsi sicil dosyası, puantaj kayıtları, günlük çalışmalara ilişkin tüm kayıt ve belgelerle asıl işverenin alt işverenin çalışmasını denetlemek amacıyla tuttuğu kayıtlar, askeri yemekhanedeki günlük çalışma düzenini belirleyen her türlü kayıt ve belge ile nizamiye giriş kayıtlarının getirtilmesi ve bu suretle toplanacak tüm delillerin yeniden değerlendirmeye tabi tutularak gerekirse bilirkişiden ek rapor alındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Dosyada dinlenen davacı tanıklarının da aynı sebeple davalı aleyhine dava açtıkları ve birbirlerine tanıklık etmek sureti ile mahkemeden çıkacak sonuçtan menfaat elde edecekleri tartışmasız olduğundan, başka delillerle desteklenmeden tek başına husumetli olan tanık beyanları ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2013/12758 E. 2013/14681 K. 17.06.2013)

“…Somut uyuşmazlıkta, davacının işyerinde fazla mesai yaptığı iddiası davacı şahitleri tarafından doğrulanmış ise de; dinlenen şahitlerin davalı aleyhine dava açtıkları ve davacıların bu konuda birbirlerine şahitlik yaptıkları anlaşılmaktadır. Davalı aleyhine dava açan işçilerin şahitlerine kural olarak itibar edilmemesi gerekir. Davacı şahitlerinin aynı yönde davalarının bulunması sebebiyle menfaat ortaklığı olduğu dikkate alındığında, salt husumetli şahit beyanlarına dayanarak davacının fazla mesai yaptığının kabulü doğru değildir. Davacı, fazla mesai yaptığını yeterli ve inandırıcı delille ispat edememiştir. Fazla mesai yaptığı hususu sabit olmayan davacının bu talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2013/17784 E. 2014/8483 K. 17.04.2014)

“…Somut olayda davacı ve tanık olarak dinlenen birlikte çalıştığı avukat arkadaşları 08.30-19.00 saatleri arası çalıştıklarını, haftada 2-3 gün 22.00- 23.0 saatine kadar fazla çalışına yaptıklarını ifade etmişler ve bilirkişi tarafından davacı tanıklarının beyanları esas alınarak hesaplama yapılmıştır.
Ancak sadece menfaat birliği halinde olan aynı yerde çalışan avukatların birbirlerine yaptığı tanıklığa dayanarak fazla çalışma alacağının belirlenmesi doğru değildir.
Mahkemece ayrıca davalı işverenin fazla çalışma yapılması için yazılı talimatının olup olmadığı, fazla çalışma yaptığını ispat etmek zorunda olan davacının fazla çalışma yaptığına dair belgesinin bulunup bulunmadığı, çalıştığı dönem içinde baktığı iş sayısı, avukatlık işlerine ilişkin tüm bilgi ve belgeler toplanmalı ve gelişecek duruma göre yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak tüm dosya içeriği ile bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.
Davacının normal mesai saatlerinin aşılması suretiyle çalışması varsa bunun işin gereğinden mi, yoksa davacının kendisinin zamanında yetiştiremeyip, işin bitirilmesine yönelik mi olduğu da araştırılmalıdır.
Davacı ile aynı koşullarda çalışan diğer bir avukatın Ankara 6. İş Mahkemesinin 2010/1179 E, 2010/566 K. sayılı dosyası ile açtığı davada verilen karar aynı gerekçe ile bozulmuştur.
Mahkemece davacının fazla çalışma talebi hakkında yukarıdaki açıklamalara göre inceleme yapılması ve diğer çalışan Avukatın açtığı dava dosyası da dikkate alınarak karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.”(9. HD. 2009/37094 E. 2012/2863 K. 02.02.2012)

“…Somut olayda davacı ve tanık olarak dinlenen birlikte çalıştığı avukat arkadaşları 8.30-19.00 saatleri arası çalıştıklarını, haftada 2-3 gün 22.00-23.0 saatine kadar fazla çalışma yaptıklarını ifade etmişler ve bilirkişi tarafından davacı tanıklarının beyanları esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Ancak sadece menfaat birliği halinde olan aynı yerde çalışmış avukatların birbirlerine yaptığı tanıklığa dayanarak fazla çalışma alacağının belirlenmesi doğru değildir.
Mahkemece ayrıca davalı işverenin fazla çalışma yapılması için yazılı talimatının olup olmadığı, fazla çalışma yaptığını ispat etmek zorunda olan davacının fazla çalışma yaptığına dair belgesinin bulunup bulunmadığı, çalıştığı dönem içinde baktığı iş sayısı, avukatlık işlerine ilişkin tüm bilgi ve belgeler toplanmalı ve gelişecek duruma göre yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak tüm dosya içeriği ile bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.
Davacının normal mesai saatlerinin aşılması suretiyle çalışması varsa bunun
işin gereğinden mi yoksa davacının kendisinin zamanında yetiştiremeyip, işin bitirilmesine yönelik mi olduğu da araştırılmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde fazla çalışma alacağının kabulü hatalıdır.”(9. HD. 2010/26710 E. 2010/33776 K. 12.11.2010)

“…İstifa dilekçesi 15.10.2008 tarihli olup, el yazılı ve altında davacının imzasının bulunmaktadır. Her ne kadar davacı söz. konusu istifa dilekçesinin kendisinden zorla alındığını iddia etmişse de bu konuda delil sunmadığı gibi, davacı tanığı İ.T. ile haklarında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı, her ikisi arasında menfaat birliği bulunduğu görüldüğünden tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, bu nedenle davacının istifa ederek işten ayrıldığı kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağı gözetilmeden kıdem ve ihbar tazminatının kabulü hatalıdır.
2- Davacı fazla çalışma yaptığını belirterek fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini istemiş, konuyla ilgili tanık I. T.’yı dinletmiştir.
Hesap bilirkişisi davacının fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacakları konusunda davacı tanığının beyanını dikkate alarak hesaplama yapmıştır.
Fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacakları açısından aralarında menfaat birliği bulunan tanığın beyanına itibar edilerek karar verilmesi hatalıdır. Buna göre bu alacakların reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesi bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2012/32378 E. 2012/34139 K. 11.10.2012)

“…Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davacı tanık anlatımlarına itibar edilerek ve davacının yılda 270 saatlik fazla çalışmalarının sözleşme gereği ücretin içinde olduğu kabul edilerek, kalan yıllık 328 saat fazla mesai ücret alacağına karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak yukarıda açıklandığı gibi, özellikle tanık anlatımlarının tarafsız olması gerekir. Dinlenen davacı iki tanığının da davalı işveren aleyhine aynı istemle dava açtıkları, açılan davalarda, adı geçen tanıkların fazla mesai ücret alacakları istemlerinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı işveren ile uyuşmazlık içinde bulunan davacı tanık anlatımlarına itibar edilmesi doğru değildir. Davalı tanık anlatımlarına göre ise, davacının fazla mesai çalışmaları yılda 270 saatin altında kalmaktadır. Yılda 270 saatlik fazla mesai ise ücretin içindedir. Davacı işyerinde ücretin içinde kabul edilen 270 saat dışında fazla çalışma yaptığını kanıtlamış değildir. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.”(9. HD. 2007/38044 E. 2008/7136 K. 01.04.2008)

“…Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları konusunda hesap yapılırken davacı ile birlikte işten çıkarılan ve menfaat birliktelikleri olan şahit anlatımları dikkate alınmıştır. Mahkemece, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları konusunda sadece bu şahitlerin anlatımlarına dayanılarak hüküm kurulması hatalıdır. Davacı tanker şoförü olarak çalıştırılmaktadır. Bu tür çalışanların araç kullanma saat sınırlaması mevcuttur. Davacının kullandığı tankerin akaryakıt dolum tesisine giriş ve çıkış kayıtları ile ayrıca takometre kayıtları getirtilip, bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının çalışma gün ve saatleri tam olarak belirlenmeli, sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı açıkça saptanmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2013/35907 E. 2014/4308 K. 28.02.2014)

“…Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları konusunda hesap yapılırken davacı ile birlikte çalıştığım iddia eden ve aynı taleplerle açılan ancak reddedilen davalarda ifadesine başvurulan davacı şahidi anlatımı dikkate alınmıştır. Davacı, sözkonusu alacaklarının ispat konusunda başkaca delil ibraz etmemiştir. Bu durumda, davacının fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını, ispat edemediği anlaşıldığından, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının talebinin reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2013/14075 E. 2014/17127 K. 12.06.2014)

“…Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları konusunda hesap yapılırken davacı ile birlikte işten çıkarılan ve menfaat birliktelikleri olan iki davacı tanığı anlatımları dikkate alınmıştır. Davacı, söz konusu alacaklarının ispat konusunda başkaca delil ibraz etmemiştir. Bu durumda, davacının fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını, ispat edemediği anlaşıldığından, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının talebinin reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2013/647 E. 2013/29805 K. 20.12.2013)

“…Davacı fazla çalışma yaptığını iddia ederek fazla çalışma talebinde bulunmuştur. Bu konuda kendisiyle birlikte işten çıkartılan H.B. ile S.K’yı dinletmiştir.
Dosya içeriğinden tanıklar H.B. ile S.K’in aynı davalı tarafından davacıyla birlikte işten çıkartıldığı ve davalıyla aralarında ihtilaf bulunduğu sabittir. Ayrıca tanıkların fazla çalışmayı ispatlayıcı çalışma saatlerini belirtir somut beyanları da yoktur.
Davacı da aynı mahkemenin 2008/168 Esas numaralı dosyasında tanık olarak sabah 08:00 akşam 17:00 arası çalıştıklarını, 12:00-13:00 arası öğle tatili olduğunu. Cumartesi ve Pazar gününün tatil olduğunu belirtmiştir.
Bu çalışma şekline göre fazla çalışma bulunmayacağı tartışmasız olup, davacıyla aralarında menfaat birliği olan ve davalıyla aralarında ihtilaf bulunan davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilerek fazla çalışma alacağına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2010/29845 E. 2012/12607 K. 12.04.2012)

“…Somut olayda, davacının fazla çalışma iddiası davacı tanıkları tarafından doğrulanmış ise de, tanık anlatımları haftalık çalışma süresi yönünden birbiri ile çelişkilidir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının günde 3 saat, haftada 18 saat fazla çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmış olmakla birlikte, hangi saatler arasında çalıştığı esas alınarak bu belirlemenin yapıldığı açıklanmamıştır.
Mahkemece, gerekirse tanıklar yeniden dinlenerek, davacının haftanın kaç günü ve hangi saatler arasında çalıştığına ilişkin beyanlar arasındaki çelişki giderilmeli ve bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, eksik incelemeye dayalı karar verilmesi isabetsizdir.”(9. HD. 2009/28214 E. 2011/43683 K. 16.11.2011)

“…Somut olayda; davalı işçi dava dilekçesinde iş yasasında öngörülenden çok fazla çalıştığı iddiasıyla fazla çalışma isteğinde bulunmuştur.
Çalışma şekline ilişkin yazılı bir delil yoktur, sadece iki davacı tanığı bulunmaktadır.
Tanıklar davacının hastane olan iş yeri yemekhanesinde hijyen denetimi yaptığını belirttikten sonra bir tanık 07.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını bazen 20.00 ye kadar kaldığını, diğer tanık ise mesainin 06.00- 17.00 arası olduğunu ancak bazen 19.00-19.30 a kadar çalıştığını ifade etmişlerdir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının haftanın altı günü 06.00-19.0 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek haftada 24 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir.
Öncelikle davacıya yaptığı işin niteliği, bu görevi kendisi dışında kaç kişinin yaptığı, ortalama kaç kişiye, hangi saatler arasında yemek verildiği ve davacının hangi saatler arasında çalıştığı açıklattırılmalıdır.
Daha sonra tanıklar yeniden dinlenerek ve gerekirse yüzleştirilerek normal mesai ve davacının çalışına saatleri tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmeli ve tanıkların ifadelerini aşmayacak şekilde çalıştığı kabul edilerek hüküm kurulmalıdır. Yazılı şekilde eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2010/17717 E. 2012/25408 K. 02.07.2012)

“…Somut olayda karara esas alınan bilirkişi raporunda, davacının her hafta değişecek şekilde vardiyalı olarak 8.00-18.00 ve 18.00-8.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Taraf tanıkları davacının mesai saatleri hakkında net bir bilgi vermemişlerdir.
Bilirkişi raporunda atıf yapılan Bölge Çalışma Müdürlüğünün 10.5.2006 tarihli teftiş raporunda, davacının ismi geçmediği gibi akaryakıt istasyonunda gündüz iki çalışanın gece ise bir çalışanın işe devam ettiği anlamına gelecek nitelikte tutanak tutulduğu görülmüştür.
Buna göre çalışan sayısı da nazara alındığında davacının çalışmasının hangi saatler arası olduğu vardiya sistemi var ise gece-gündüz çalışması değişiminin hangi periyotla gerçekleştiği şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilerek sonuca ulaşılması gerekirken eksik inceleme ile fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınması isabetsizdir.”(9. HD. 2009/21428 E. 2011/37130 K. 13.10.2011)

“…Dairemiz tarafından aynı gün incelemesi yapılan aynı nitelikteki Ankara 2. İş Mahkemesinin 2007/213 E -2009/195 K. Ankara 3. İş Mahkemesinin 2007/206 E -2009/804 K, Ankara 4. İş Mahkemesinin 2007/214 E- 2009/520 K, Ankara 15. İş Mahkemesinin 2007/252 E- 2009/222 K. sayılı dosyalarında dinlenen aynı nedenle iş sözleşmeleri feshedilen işçilerin çalışma saatleri konusunda farklı beyanlarda bulundukları görülmüştür.
Mahkemece fazla çalışma saatlerinin değişik saatler olarak ileri sürülmesi nedeniyle çelişkili ifadelerin giderilmesi için tanıklar yeniden dinlenerek gerekirse kayıtlar üzerinde inceleme yapılarak çalışma saatleri kesin olarak saptanarak ve tüm dosyalar birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.”(9. HD. 2009/36381 E. 2011/50213 K. 29.12.2011)

“…Somut olayda iş kazasına ilişkin tutanaktan davacının bakımcı olarak çalıştığı ve 06.00 da iş kazası geçirdiği belli olmaktadır.
İlk davacı tanığı davacının makineci ve üç vardiya ile çalıştığını söylemesine rağmen ortak tanık bakımcı olarak iki vardiya ile çalıştığını ifade etmiştir.
Böyle olunca her iki tanık yeniden dinlenerek ve yüzleştirilerek, davacının çalışma saatleri ve haftada kaç gün çalıştığı kesin olarak belirlenmelidir. Bordrolarda saat yazmadan her ay maktu bir miktarın fazla çalışma adı altında ödendiği görülmüştür. Tüm bu durumlar değerlendirilerek ve teknik bilirkişiden hesap raporu alınarak fazla çalışma alacağı olup olmadığı belirlenmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ile üç vardiya şeklinde çalıştığı kabul edilerek fazla çalışma isteğinin reddine karar verilmesi hatalıdır.”(9. HD 2009/25492 E. 2011/42577 K. 14.11.2011)

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Call Now Button
error: Content is protected !!
WhatsApp chat