Boşta geçen süre ücreti – Yargıtay kararları
“…İş sözleşmesinin fesih tarihi 20.10.2006, kararın (temyiz edilmeksizin) kesinleşme tarihi 10.02.20G7>dir, davacının boşta geçen süresi 3 ay 20 gün olduğu halde 4 ay üzerinden hesaplama yapılarak kıdem tazminatı ve boşta geçen süre ücreti fazla hesaplanan bilirkişi raporuna itibar edilmesi doğru olmamıştır.”(22.HD. 2011/12398 E. 2011/8363 K. 26.12.2011)
“…Davacı işçi iş sözleşmesinin kişilik haklarını da ihlal eden haksız bir suçlama sonucu feshedildiğini, feshin ardından 8 süreyle işsiz kaldığını, işe iade davasında 4 aylık boşta geçen süre için ücreti ödenmişse de kalan 4 ayı için de son ücret üzerinden maddi tazminat talep ettiğini belirterek bu davayı açmıştır.
Davalı işveren işe iade davasında hükme bağlanan 4 aylık boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının ödendiğini maddi tazminatın koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, herhangi bir gerekçeye yer verilmeksizin 4 aylık ücret tutarında tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı bu yönden davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı işçiye işe iade davasında hükme bağlanan 4 aya kadar boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklarının ödendiği hususu taraflar arasında tartışmasızdır. Bu davada, 4 ayın dışına kalan boşta geçen süre için tazminat isteğinde bulunulmuştur.
4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesin 3. fıkrasında işçinin kararın kesinleşmesine kadar boşla geçen süre içinde en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının ödeneceği hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin son fıkrasında ise, maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkrası hükümlerinin sözleşmelerle değiştirilemeyeceği kuralı öngörülmüştür. Bu durumda sözü edilen düzenlemeler kamu düzeniyle ilgili olup, boşta geçen sürenin 4 aydan sonraki süresi için istekte bulunulması mümkün değildir.
Mahkemece maddi tazminat adı altındaki bu isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne dair karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”(9.HD. 2008/29930 E. 2010/10301 K. 13.04.2010)
“…Somut olayda davacı işe iadesi konusunda Yargıtay tarafından verilen kararın kendisine tebliğinden itibaren 10 günlük yasal süre içerisinde işe başlatılması hususunda işverene başvurmuş, ve işveren tarafından davacının çalıştığı işyerinin devredildiği belirtilerek hukuki ve fiili imkansızlık olması nedeniyle davacının tekrar işe başlatılamayacağı bildirilmiştir. Öncelikli olarak işverenin belirtmiş olduğu işyerinin başka birine devredilmiş olması ve bu nedenle davacının işe başlatılması konusunda fiili imkansızlık olduğu ayrıca davacının işverene başvuru tarihinde başka bir yerde çalışmakta olması nedeniyle işe başlama konusunda samimi olmadığı yönündeki savunmaları geçerli değildir. Davacının işe iade kararının kesinleşmesiyle birlikte boşta geçen süre alacağını talep hakkı doğmuştur. Mahkeme tarafından da davacının talep ettiği 4 aylık boşta geçen süre alacağının kabulüne karar verilmiştir.
İşçinin fesih tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar en çok dört aylık ücret ve diğer yasal haklarının ödenmesi hususu yargılama süreci gözönüne alınarak konulmuş işçinin boşta geçecek 4 aylık süre yönünden uğrayacağı ücret ve kıdem zararını karşılayacak bir telafi hükmüdür. İşçi işverence işe başlatılsa da başlalılmasa da ödenecek olması nedeniyle işverenin işe başlatmama tazminatından farklı olduğu kabul edilmelidir. Nitekim işe başlatmama tazminatından sigorta primi ve gelir vergisi kesilmediği halde ödenecek 4 aya kadar ücret ve diğer yasal haklar sigorta primi ve gelir vergisine tabi olup bu süre işçinin kıdem süresindende sayılmaktadır. İşçinin boşta geçen süre içinde başka bir işveren yanında çalışması boşta geçen süre ücret alacağını çifte sigortalılığa sebebiyet vereceğinden etkileyecektir. İşçi aynı tarihlerde farklı iki işyerinden sigortalı gösterileceği gibi bu durum yasa koyucunun işverenin iş akdini hukuka aykırı şekilde feshetmesi nedeniyle yargılama süresi gözetilerek işçinin en çok dört aya kadar boşta geçecek süre nedeniyle uğrayacağı ücret ve sosyal güvenlik hakkı olan sigortalılık süresi zararını telafi amacıyla koyduğu bu hükmün koyuluş amacınada aykırı düşecektir. Bu durumda reel zarar gözetilmeli işçinin iş akdinin feshedildiği tarih ile işe iade kararının kesinleştiği tarih arasında boşta geçirdiği süre nazara alınmalı, bu süre 4 aydan az ise çalışmadan geçirdiği süre gözetilerek o süre ile sınırlı olarak ücret ve diğer hakları hesaplanmalı, ayrıca bu 4 aylık süre içinde işçinin başka bir işverene ait işyerinde çalışması nedeniyle hesaplama dışında bırakılacak süre yönünden işçinin işveren yanında çalışması halinde alacağı ücret ve diğer hakları ile başka bir işveren yanında çalışırken aldığı ücret ve diğer hakları arasında aleyhe bir farklılık oluşmuş ise bu farkın tahsiline karar verilmelidir. Davacının hizmet döküm cetvelinin incelenmesinde iş akdinin 08.02.2006 tarihinde feshedildiği ve davacının 08.03.2006 tarihinde başka bir işyerinde işe başladığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken davacının iş sözleşmesinin feshedildiği tarih olan 08.02.2006 tarihi ile kararın kesinleştiği tarih arasındaki sigortalı çalışmaları incelenmek suretiyle, ne kadar süreyi boşta geçirdiğini tespit etmek, boşta geçirilen süre 4 aydan daha az ise sadece bu süre açısından boşta geçen süre alacağı ile çalıştığı işyerinden aldığı ücret daha düşük ise aradaki farka hükmetmek, eğer boşta geçirilen süre 4 aydan daha fazla ise sadece 4 aylık süre ile sınırlı olmak üzere talebi şimdiki gibi kabul etmektir. Mahkemece belirtilen hususlar incelenmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(7. HD. 2013/1937 E. 2013/10151 K. 30.05.2013)
“…Somut olayda davacının hizmet döküm cetvelinin incelenmesinde iş akdinin 17/03/2011 tarihinde feshedildiği ve davacının 05/05/2011 tarihinde başka bir işyerinde işe başladığı ve halen çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken davacının iş sözleşmesinin feshedildiği tarih olan 17/03/2011 tarihi ile kararın kesinleştiği tarih arasındaki sigortalı çalışmaları incelenmek suretiyle, ne kadar süreyi boşta geçirdiğini tespit etmek, boşta geçirilen süre 4 aydan daha az ise sadece bu süre açısından boşta geçen süre alacağına hükmetmek ayrıca bu süre 4 aylık süreden dışlandıktan sonra kalan süre yönünden ise davacının çalıştığı işyerinden aldığı ücret daha düşük ise aradaki farka hükmetmek, eğer boşta geçirilen süre 4 aydan daha fazla ise sadece 4 aylık süre ile sınırlı olmak üzere talebi şimdiki gibi kabul etmektir. Mahkemece belirtilen hususlar incelenmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(7. HD. 2014/4294 E. 2014/11497 K. 28/05/2014)
“…4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. Maddesi uyarınca feshin geçersizliğine karar verildiğinde, kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakların ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Davalı işveren tarafından işe başlatılmayan işçiye boşta geçen süre için 4 aylık ücretin ödendiği uyuşmazlık dışıdır.
Ancak mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda boşta geçen süre için diğer haklar olan akdi ikramiye, ilave tediye, çocuk, aile ve öğrenim yardımı, sosyal ve giyim yardım alacakları iş sözleşmesinin feshin gerçekleştirildiği tarih olan 25.08.2003 tarihinden işe başlatılmama tarihi olan 20.05.2004 tarihine kadar hesaplanmıştır.
Bu hesaplama yasanın amir hükmüne aykırıdır.
Diğer hakların da ücret alacağı gibi, kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 ay hesaplanması gerekirken, bu süreyi aşacak şekilde ve boşta geçen tüm süre üzerinden hesaplanan alacakların hüküm altına alınması hatalıdır.”(9.HD. 2006/2477 E. 2006/22420 K. 14.09.2006)
“…Somut olayda kesinleşen işe iade kararına rağmen davacı yasal sürede başvurduğu halde işe başlatılmadığından icra takibinde bulunmuştur.
Mahkemece taraflar arasında imzalanan TİS’nin 30. maddesi dikkate alınarak 1 yıllık brüt ücreti tutarında alacak hüküm altına alınmıştır.
Bilindiği üzere 4857 sayılı İş Kanununun 2l/son maddesinde «Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiçbir suretle değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir » düzenlemesi karşısında davacının akdi tazminat talebinin reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2008/42962 E. 2010/31804 K. 04.11.2010)
“…Mahkemece yapılacak iş, toplu iş sözleşmesi uyarınca iş güvencesi tazminatı miktarı belirlenirken 4857 Sayılı Kanunda öngörülen iş güvencesi tazminatı oranlarını geçmeyecek şekilde hüküm altına almaktan ibarettir.
Başka bir anlatımla, hüküm altına alınacak iş güvencesi tazminatı, davacının işyerindcki kıdemi ve fesih nedenine göre 4857 Sayılı Kanunun 21. maddesinde belirtilen en az 4 ve en çok 8 aylık sınırlar içinde olacak şekilde belirlenmelidir. Söz konusu tazminat hüküm altına alınırken bu hususun dikkate alınmamış olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2008/22844 E. 2010/9987 K. 08/04/2010)