ALACAKLIYI KASTEN ZARARA UĞRATMA SUÇU
SUÇ TARİHİ İTİBARİYLE SUÇUN OLUŞUMUNDAKİ TEMSİLCİ YA DA TEMSİLCİLER TESPİT EDİLEREK SANIKLARIN HUKUKİ DURUMLARININ TAKDİR EDİLMESİ GEREKTİĞİ – EKSİK KOVUŞTURMA İLE BERAAT KARARI VERİLMESİ – HÜKMÜN BOZULMASI
T.C YARGITAY
19.Ceza Dairesi
Esas: 2016 / 9408
Karar: 2017 / 1573
Karar Tarihi: 23.02.2017
ÖZET: Sanıklar hakkında cezai sorumluluğun hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından şirket ana sözleşmesi getirtilerek, fiilin birlikte işlenmediğinin anlaşılması halinde, temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar da dikkate alınarak suç tarihi itibariyle suçun oluşumundaki temsilci ya da temsilciler tespit edilip, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir edilmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile beraat kararı verilmesi, bozmayı gerektirmiştir.
(2004 S. K. m. 331, 332, 333, 345) (6102 S. K. m. 342)
Dava ve Karar: Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Sanıklar hakkında 2004 sayılı Kanun’un 331. ve 332. maddelerine ilişkin kurulan hükümlere yönelik incelemede;
Şikayetçi vekilinin şikayet dilekçesinde sanıkların hangi eylemleriyle atılı suçu işlediklerinin somut olarak belirtilmemiş olması nedeniyle beraat kararı verilmesi gerekirken, sonucu itibariyle doğru olan beraat kararlarına yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2-Sanıklar hakkında 2004 sayılı Kanun’un 333/a maddesine ilişkin kurulan hükümlere yönelik incelemede;
İİK’nın 333/a maddesinde yazılı suçun oluşumu için takibin kesinleştiği tarih itibariyle borçlu şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketi hukuken ya da fiilen yönetim yetkisine sahip olan sanığın alacaklıyı zarara uğratmak kastiyle şirket borcunu kısmen veya ödememesi gerekmekte olup, şikayetçi vekilinin şikayet dilekçesinde, borçlu şirketin malvarlığının borcu karşılamaya yetmediği halde şirketin iflasını istemedikleri ileri sürülerek İİK’nın 345/a maddesinden dolayı da cezalandırılması isteminde bulunduğu dikkate alındığında, şikayetçi vekilinin şirketin borcu ödeme gücünün olmadığını bildiğinin kabulünün gerekmesi nedeniyle atılı suçun yasal unsurları oluşmayacağından sonuç itibariyle doğru beraat kararlarına yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
3-Sanıklar hakkında 2004 Sayılı Kanun’un 345/a maddesine ilişkin kurulan hükümlere yönelik incelemede;
a-İİKnın 345/a maddesindeki suçun oluşabilmesi için, aynı Kanun’un 179 ve 6762 sayılı TTK’nın 324. maddesinde öngörülen koşullarda şikayet tarihi itibarıyle şirketin aktif ve pasif durumunun belirlenerek sonucuna göre şirketin iflasının istenmesi şartlarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği cihetle, öncelikle borçlu şirkete ait ticari defterler, kayıtlar, bilançolar ve banka hesapları üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılıp, şikayet tarihi itibariyle şirketin iflasının istenmesi şartlarının oluşup oluşmadığı saptanıp sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdiri gerekirken, şikayet tarihindeki durumu göstermeyen yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
b-Sanıklar hakkında cezai sorumluluğun hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından şirket ana sözleşmesi getirtilerek, fiilin birlikte işlenmediğinin anlaşılması halinde, temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar da dikkate alınarak suç tarihi itibariyle suçun oluşumundaki temsilci ya da temsilciler tespit edilip, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir edilmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Sonuç: Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 23.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.