Süt izni hakkında bilinmesi gerekenler ve Yargıtay kararları
“Madde 74 – Kadın işçilerin doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı haftalık süre için çalıştırılmamaları esastır. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenir. Ancak, sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun onayı ile kadın işçi isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, kadın işçinin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir. (Ek cümle: 13/2/2011-6111/76 md.) Kadın işçinin erken doğum yapması halinde ise doğumdan önce kullanamadığı çalıştırılmayacak süreler, doğum sonrası sürelere eklenmek suretiyle kullandırılır.
Yukarıda öngörülen süreler işçinin sağlık durumuna ve işin özelliğine göre doğumdan önce ve sonra gerekirse artırılabilir. Bu süreler hekim raporu ile belirtilir.
Hamilelik süresince kadın işçiye periyodik kontroller için ücretli izin verilir.
Hekim raporu ile gerekli görüldüğü takdirde, hamile kadın işçi sağlığına uygun daha hafif işlerde çalıştırılır. Bu halde işçinin ücretinde bir indirim yapılmaz.
İsteği halinde kadın işçiye, onaltı haftalık sürenin tamamlanmasından veya çoğul gebelik halinde onsekiz haftalık süreden sonra altı aya kadar ücretsiz izin verilir. Bu süre, yıllık ücretli izin hakkının hesabında dikkate alınmaz.
Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam birbuçuk saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kulllanılacağını işçi kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır.”
Kanunda kadın işçilere verilmesi gereken izin süreleri emredici şekilde düzenlenmiştir. Süt izni hakkı bulunup da verilmemesi işçiye haklı fesih imkanı verirken Kanunda açık bir düzenleme bulunmadığından bu izinin yıllık izine veya fazla çalışma ücretine dönüşmeyeceği kabul edilmektedir.
Verilmeyen süt izinleri için tazminat ödeneceği yasada açıkça yazmadığından ücret talep edilemez.
Süt izni toplu olarak kullanılamaz. Kullanılmaması halinde ücret şeklinde karşılığı da yoktur.
Süt izni verilmemesi halinde karşılığının ödeneceği kararlaştırılmamışsa, verilmeyen süt izinleri fazla çalışma olarak da değerlendirilmez.
“…Davacı kadın işçi 2006 yılında doğum yaptığı halde işverence süt izninin kullandırılmadığını ileri sürerek, karşılığı olan ücretlerin ödetilmesi isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, verilmeyen süt izin sürelerin ücreti hesaplanarak karşılığının davacı işçiye ödenmesi gerekliği belirtilerek isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Kadın işçiye doğumdan sonra bir yıla kadar günde 1.5 saat süt izni verilmesi gerektiğine dair düzenleme, 10.6.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanununun 74. maddesiyle getirilmiştir. İşverence süt izni verilmemesinin yaptırımı da, anılan yasanın 104. maddesinde öngörülmüştür. Bununla birlikte süt izni verilmemesi durumunda işçiye ilave bir ücret ödeneceğine dair bir kurala yer verilmiş değildir. Bu durumda süt izni ücreti isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalıdır.”(9.HD. 2012/7210 E. 2014/11523 K. 07/04/2014)
“…Davacının doğum izni süresi 02.10.2010 tarihinde bitmesine rağmen davalı işveren 31.11.2010 tarihine kadar yıllık izin karşılığı sigorta primlerini yatırdığım savunmuştur. Davacı ise 02.10.2010 sonrası dönemin yıllık izin ve süt iznine karşılık 31.12.2010 tarihine kadar kullandırıldığını, izinde olduğu süre içerisinde Ekim, Kasım, Aralık ayı ücretlerinin yatırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece davacı Aralık ayında çalışmadığından bu ay dışında Ekim ve Kasım ayı ücretleri hüküm altına alınmıştır.
İşçinin yıllık izin kullanması halinde o aya ait ücretin peşin olarak ödenmesi gerekir. Davacıya Ekim. Kasım ve Aralık ayında ücret ödemesi yapılmadığı ödeme kaydı bulunmamasından ve taraf beyanlarından açıkça anlaşılmaktadır. Mahkemece davacıya izinli olduğu Ekim ve Kasım ayı ücretlerinin ödenmesi gerektiği kabul edilmişse dc davacının hizmet süresi 2 yıl 7 ay 4 gün olup 28 gün yıllık izin hakkı bulunduğundan yıllık izin süresi 30.10.2010 günü sona ermiştir.
Kadın işçiye doğumdan sonra bir yıla kadar günde 1.5 saat süt izni verilmesi gerektiğine dair düzenleme, 10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanununun 74. maddesiyle getirilmiştir. İşçi süt iznini toplamak suretiyle toplu kullanma talebinde bulunamaz. İşverence süt izni verilmemesinin yaptırımı da, idari para cezası olarak anılan yasanın 104. maddesinde öngörülmüştür.
Somut uyuşmazlığa konu olayda süt izni verilmemesi durumunda işçiye ilave bir ücret ödeneceğine dair taraflar arasında bir sözleşme hükmü de bulunmamaktadır. Bu nedenle 02.10.2010 tarihi sonrasında geçen sürenin süt izni olarak sayılması da mümkün değildir.”( 7. HD. 2013/1842 E. 2013/2016 K. 04.03.2013)
“…Davacı bayan işçi 2001 yılında doğum yaptığı halde işverence süt izninin kullandırılmadığım ileri sürerek, karşılığı olan ücretlerin ödetilmesi isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, verilmeyen süt izin sürelerin fazla çalışma ücreti gibi zamlı ücret üzerinden hesaplanarak karşılığının davacı işçiye ödenmesi gerektiği belirtilerek isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı bayan işçinin doğum yaptığı tarihte yürürlükte olan 1475 sayılı yasanın 70. maddesinde süt izni verileceğine dair bir kurala yer verilmemiştir. Aynı yasanın 62. maddesinin (d) bendinde süt izninde geçen sürenin iş süresinden sayılacağı hükme bağlanmış ise de, süt izni verilmesi yönünde bir zorunluluk anılan yasada yer almadığı gibi, verilmeyen süt izinleri için ücret ödenmesi gerektiği hususu da öngörülmemiştir. Kadın işçiye doğumdan sonra bir yıla kadar günde 1.5 saat süt izni verilmesi gerektiğine dair düzenleme, 10.6.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanununun 74. maddesiyle getirilmiştir. İşverence süt izni verilmemesinin yaptırımı da, anılan yasanın 104. maddesinde öngörülmüştür. Bununla birlikte süt izni verilmemesi durumunda işçiye ilave bir ücret ödeneceğine dair bir kurala yer verilmiş değildir. Böyle olunca süt izni süresinin fazla çalışma süresi olarak değerlendirilerek sonuca gidilmesi doğru olmaz. Zira davacı işçinin haftalık 45 saati aşan fazla çalışmaları hesaplanmış ve hüküm altına alınmıştır.
Süt izni ücreti isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde talebin kabulü hatalı olmuştur.”(9.HD. 2007/4893 E. 2007/13796 K. 01.05.2007)
“…Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının süt izni alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bu konudaki yasal düzenlemeye bakıldığında; 1475 sayılı yasanın 70. maddesinde süt izni verileceğine dair bir kurala yer verilmemiştir. Aynı yasanın 62. maddesinin (d) bendinde süt izninde geçen sürenin iş süresinden sayılacağı hükme bağlanmış ise de. süt izni verilmesi yönünde bir zorunluluk anılan yasada yer almadığı gibi, verilmeyen süt izinleri için ücret ödenmesi gerektiği hususu da öngörülmemiştir.
Kadın işçiye doğumdan sonra bir yıla kadar günde 1.5 saat süt izni verilmesi gerektiğine dair düzenleme, 10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanununun 74. maddesiyle getirilmiştir. İşverence süt izni verilmemesinin yaptırımı da, anılan yasanın 104. maddesinde öngörülmüştür. Bununla birlikte süt izni verilmemesi durumunda işçiye ilave bir ücret ödeneceği sözleşme ile kararlaştırılabilir.
Somut uyuşmazlığa konu olayda süt izni verilmemesi durumunda işçiye ilave bir ücret ödeneceğine dair taraflar arasında bir sözleşme hükmü bulunmamaktadır. Böyle olunca süt izni süresinin fazla çalışma süresi gibi değerlendirilerek sonuca gidilmesi doğru olmaz. Dairemizin 2008/35913 esas 2010/12441 karar sayılı kararı da bu yoldadır. Süt izni ücreti isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde talebin kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda. Süt izni ücreti yönünden davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.”(9.HD. 2010/54 E. 2012/10632 K. 29.03.2012)
“…Kadın işçiye doğumdan sonra bir yıla kadar günde 1.5 saat süt izni verilmesi gerektiğine dair düzenleme, 10.6.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanununun 74. maddesiyle getirilmiştir. İşverence süt izni verilmemesinin yaptırımı da, anılan yasanın 104. maddesinde öngörülmüştür. Bununla birlikte süt izni verilmemesi durumunda işçiye ilave bir ücret ödeneceğine dair bir kurala yer verilmiş değildir.
Böyle olunca süt izni süresinin fazla çalışma süresi olarak değerlendirilerek sonuca gidilmesi doğru olmaz. Süt izni ücreti isteğinin reddi gerekirken yazdı şekilde talebin kabulü hatalı olmuştur.”(9.HD. 2010/33459 E. 2012/2569 K. 01.02.2012)
“…Kadın işçiye doğumdan sonra bir yıla kadar günde 1.5 saat süt izni verilmesi gerektiğine dair düzenleme, 10.6.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanununun 74. maddesiyle getirilmiştir. İşverence süt izni verilmemesinin yaptırımı da, anılan yasanın 104. maddesinde öngörülmüştür. Bununla birlikte süt izni verilmemesi durumunda işçiye ilave bir ücret ödeneceğine dair bir yasal düzenleme veya sözleşme yoktur. Böyle olunca süt izni süresinin fazla çalışma süresi olarak değerlendirilerek sonuca gidilmesi doğru olmaz. Süt izni ücreti isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde talebin kabulü hatalıdır.”(9.HD. 2011/257 E. 2013/9521 K. 20.03.2013)
“…Somut uyuşmazlığa konu TİS hükmünde de süt izni verilmemesi durumunda işçiye ilave bir ücret ödeneceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Böyle olunca süt izni süresinin fazla çalışma süresi gibi değerlendirilerek sonuca gidilmesi doğru olmaz.
Diğer yandan süt izni süresinin davacı bayan işçi tarafından TİS.nin bir başka hükmünden yararlanamama düşüncesiyle kullanılmadığı bu yönde işverenden bir talepte bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Süt izni ücreti isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde talebin kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2008/35746 E. 2010/12446 K. 06.05.2010)
“…Davacı işçi, işverence toplu olarak verilen süt iznini kullanmakta iken, devamsızlık nedeni ile iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı isteğinde bulunmuştur.
Davalı işveren, davacının süt iznini işyerindeki uygulamaya uygun olarak almadan işe gelmediğini, ihtarnameye rağmen işbaşı yapmaması nedeni ile iş sözleşmesinin devamsızlık nedeni ile haklı olarak feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece feshin haklı nedene dayandığı gerekçesi ile anılan isteklerin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre davacının daha önce 10.12.2003 vc 6.8.2004 tarihlerinde izin aldığından izin talep formlarının sadece ilgili departman tarafından onaylandığı, insan kaynakları departmanının görüş ve onayı için sütun bulunmasına rağmen bu sütunun doldurulup imzalanmadığı anlaşılmaktadır. Davacı son defa kullanmakta olduğunu iddia ettiği süt iznini dc 26.8.2004 tarihli izin talep formu ile istemiş ve sözü edilen form yine ilgili departmanca onaylanıp imzalanmıştır. Davalı işveren, süt iznine ilişkin formun ayrıca insan kaynakları departmamnea imzalanması gerektiğini savunmuş ise de, işyeri şahsi dosyasındaki bilgilere göre önceki bir takım izin talepleri bakımından aynı yöntemin izlenmediği görülmüştür. Buna göre davacının devamsızlık yaptığı iddia edilen günlerde izinli olduğu anlaşıldığından, feshin haklı nedene dayanmadığının kabulü ile anılan isteklerin hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2007/18631 E. 2008/11842 K. 08.05.2008)