Olağanüstü Mal Rejimi Nedir?

Olağanüstü Mal Rejimi Hakkında Değerlendirme

Her ne kadar TMK.206. maddesinin başlığı olağanüstü mal rejimi olarak adlandırılmışsa da buradaki ola­ğanüstülük hakimin müdahalesinden kaynaklanmaktadır. Koşulların oluşması halinde hakim kararıyla mal ayrılığı rejimine geçilmesini, yasa koyucu olağanüstü mal rejimi olarak adlandırmıştır. Tarafların TMK. 203 maddesi uyarınca mal ayrılığı rejimini seçmeleri halinde bu durumda olağanüstülük bulunmadığından bu şekilde ortaya çıkan mal ayrılığı rejimine olağanüstü mal rejimi deme olanağı bulunma­maktadır. Demek ki hakim kararı ile oluşan < mal ayrılığı > rejimi olağanüstü mal rejimidir. Tarafların iradesi ile seçtikleri mal ayrılığı rejimi ile hakim kararıyla olu­şan mal ayrılığı rejiminin esas ve sonuçları bakımından birbirinden farklı bir yönü bulunmamaktadır,

TMK 206.maddesine göre < Haklı bir sebep varsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir> Madde­nin birici fıkrasından da anlaşıldığı gibi hakim mevcut mal rejimini sadece < mal ayrılığına> dönüştürebilecektir. Yasa koyucu aşağıdaki hususları haklı sebeplere örnek olarak yaymış, aşağıda sayılanların dışında hangi durumların haklı sebep olması gerektiğinin takdirini hâkime bırakmıştır. Yasa koyucuya göre aşağıda sayı­lan hususlar haklı sebep teşkil etmektedir.

Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,

Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye dü­şürmüş olması,

Diğer eşin ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için ge­reken rızasını haklı bir sebep olmadan esirgemesi,

Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçlan veya ortaklık mal­ları hakkında bilgi vermekten kaçınması,

Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması.

Eşlerden biri ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun ise, onun yasal temsil­cisi de bu sebebe dayanarak mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.

4721 Sayılı TMK.unun 206 maddesi mülga MK. un 175 ve 176 ncı maddelerini karşılamakta olup İsviçre Medenî Kanununun 185 inci maddesine uygun olarak kaleme alınmıştır.

Birinci fıkrada eşlerden birinin istemi üzerine, haklı sebep varsa hâkim kararıy­la mal ayrılığı rejimine dönüşüm düzenlenmiştir.

ikinci fıkrada kaynak Kanunda okluğu gibi haklı sebeplere örnek niteliğindeki olaylara yer verilmiştir.

Maddenin son fıkrasında eşlerden birinin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun bulunması hâlinde, yasal temsilcisinin de “ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun olma” haklı sebebine dayanarak mal ayrılığına karar verilmesini isteme yetkisine sahip olduğu öngörülmüştür. Buna göre yasal temsilcisinin mal ayrılığına dönüşüm isteminde bulunması sadece, temsil ettiği eşin ayırt etme gü­cünden sürekli olarak yoksun olması koşuluna bağlıdır. Ancak yasal temsilci olan vasinin vesayet makamı olan kısıtlının yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi hâkimliğinden izin alması gerekmektedir.

Hemen belirtmek gerekirse olağanüstü mal rejimi sadece edinilmiş mallara ka­tılma rejimi ile ilgili değil, seçimlik mal rejimlerinden olan Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi (T.M.K. 244- 255.. Maddeleri) ve Mal Ortaklığı Rejimi (T.M.K. 256- 281Maddeleri) halinde de hakimin müdahalesi ile mal ayrılığı rejimine dönüştürülebi­lecek bir rejimdir. Başka bir anlatımla eşler seçimlik mal rejimlerinden paylaşmalı mal ayrılığı rejimini veya mal ortaklığı rejimini seçmiş olsalar dahi koşulları varsa eşlerden biri hâkimin kararı ile olağanüstü mal rejimi olan mal ayrılığı rejimine geçilmesini talep edebilecektir. TMK 243. maddesine göre mal ayrılığı rejimi ispat, borçlardan sorumluluk ve paylı mülkün özgülenmesi konularında paylaşmalı mal ayrılığı rejimine yollama yapmak suretiyle adeta kendisini paylaşmalı mal ayrılığı rejimine havale etmiştir. Mal ayrılığı rejimi paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin kural­larına bağlandığından hâkimin müdahalesinin sınırlı olacağı kuşkusuzdur.

Olağanüstü Mal Rejimine Geçiş Tarihi

Hakim kararı ile olağanüstü mal re­jimi olan mal ayrılığına geçiş tarihi hususu 4721 Sayılı TMK’ unda düzenlenmiştir,TMK’ unun 225/2. maddesine göre < Mahkemece mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer> Paylaşmalı Mal Ayrılığının tasfiyesini düzenleyen TMK 247/2 maddesine göre de < Mahkemece mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde de, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Mal Ortaklığı rejiminin tasfiyesini düzenleyen TMK 271/2 maddesine göre de < Mahkemece mal ayrılı­ğına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli ol­mak üzere sona erer. > Sayın Özuğur da çok haklı olarak olağanüstü mal rejiminin dava tarihinde veya iflas dava tarihinden itibaren mal ayrılığı rejiminin sonuçlarını doğuracağına işaret etmektedir. (Mal Rejimleri – Seçkin Yayınları 2006 baskı sayfa30) Kanaatimize göre yasanın bu hükümleri karşısında eşlerden birinin istemi üze­rine açılan olağanüstü mal rejimine geçiş davasında önceki mal rejimi o rejimin tasfiyesine dair hükümlere uygun olarak dava tarihinden itibaren sona erecektir.

Olağanüstü Mal Rejimine Geçişte Yetkili ve Görevli Mahkeme

Olağanüs­tü mal rejimine geçişte yetkili mahkeme TMK 207. maddesine göre <eşlerden her­hangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.> görevli mahkeme Aile Mahkemesi, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından aile mahkemesi olarak görev yapmakla görevlendirilen Asliye Hukuk Mahkeme­sidir.

Yerleşim yerinin saptanması her zaman kolay olmamaktadır.

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 50/2-(p) maddesi Nüfus hizmetlerini Nüfus olaylarına ve kişinin nüfusa ve yerleşim yeri adresine ilişkin bilgilerinin top­lanmasına, nüfus kütüklerine geçirilmesine, korunmasına ve gerektiğinde tasnif edilerek değerlendirilmesine dair iş ve işlemler olarak tanımlamış, ayni kanunun 5. maddesinde < Nüfus kütükleri; kişilerin kimliklerinin, yerleşim yeri adreslerinin, aile bağlarının, vatandaşlık durumlarının ve şahsî hallerinin belirlenmesi amacıyla ilçe ve aile esasına göre nüfus olaylarının tescil edildiği, daimî olarak saklanması gerekli resmî belgeler olarak tarif etmiştir. Adı geçen kanunun 7. maddesinde < Her mahalle veya köy için ayrı aile kütüğü tutulur. Aile kütüklerinde aşağıdaki bilgiler bulunur denildikten sonra maddenin (g) bendinde aile kütüklerinde <Yerleşim yeri adresinin> yer alacağı belirtilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 50/2 maddesi < Yerleşim yeri adreslerinin tutulmasında kişilerin yazılı beyanı esas alınır.

Bildirim, nüfus müdürlüklerine ve dış temsilciliklerimize adres beyan formuyla yapılır. Yerleşim yeri adresi aynı konut olan ailenin ergin fertleri birbirlerinin yerine adres beyanında bulunabilirlere hükmünü getirmiştir.

5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yukarda açıklanan maddeleri uyarın­ca beyana bağlı yerleşim yeri esasının benimsendiği anlaşılmaktadır. Yerleşim yeri­ne ilişkin beyanın nüfus kütüğüne şerh edilmesi durumunda aksi kanıtlanıncaya kadar beyana itibar edilmesi gerekmektedir. Olağanüstü mal rejimi davasının bu esaslara göre saptanan yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Kanaatimize göre olağanüstü mal rejimi davası yetkisiz mahkemede açıldığı takdirde bu duru­mun kamu düzenine aykırılık oluşturmaması halinde ilk itiraza tabi olması gerekir.

Olağanüstü Mal Rejimine Geçiş Koşullarının Kalkması

Olağanüstü mal rejiminin koşullarının ortadan kalkması halinde mal rejiminin kendiliğinden eski mal rejimine dönmesi söz konusu değildir. TMK ‘unun 208. maddesine göre:

Eşler, her zaman yeni bir mal rejimi sözleşmesiyle önceki veya başka bir mal rejimini kabul edebilirler. Sözleşme serbestisi gereğince eşer arasında anlaşarak isterlerse olağanüstü mal rejiminden önce kabul edilen mal rejimine, isterlerse ya­sada kabul edilen yasal veya seçimlik bir mal rejimine dönebilirler.

Mal ayrılığına geçişi gerektiren sebebin ortadan kalkması hâlinde hâkim, eş­lerden birinin istemi üzerine eski mal rejimine dönülmesine karar verebilir. Bunun için eşlerden birinin dava yoluyla talepte bulunması, olağanüstü mal rejimini gerek­tiren sebeplerin ortadan kalktığının kanıtlanması gerekir. Koşulların gerçekleşmesi halinde hâkim mal ayrılığına dönüşten önceki rejime dönme kararı vermek zorun­dadır.

Hâkim eski mal rejiminden başka bir mal rejimine dönme kararı veremez. 4721 Sayılı TMK 208/2 maddesi uyarınca mal ayrılığından önce hangi mal rejimi yürür­lükte ise o rejime dönme kararı verebilecek ancak başka bir rejime dönme kararı verilemeyecektir.

Mal Ortaklığının Kendiliğinden Mal Ayrılığına Dönüşmesinin Koşulları

TMK 209 maddesi mal ortaklığının hangi hallerde kendiliğinden mal ayrılığına dönüşeceğini ve bunun koşullarını düzenlemiştir. Bunun için:

Eşlerin mal ortaklığı rejimini kabul etmiş olmaları,

Eşlerden birinin iflasına dair kararın kesinleşmiş olması gerekmektedir. Bu koşulların varlığı halinde mal ortaklığı rejimi kendiliğinden mal ayrılığı rejimine dönüşecektir.

TMK nın 209. Maddesinin gerekçesine göre mal ortaklığı rejiminde, eşlerden bi­rinin iflâs etmesi hâlinde, iflâs edenin eşinin kişisel mallarını geri almasını sağlamak için, rejimin kendiliğinden mal ayrılığına dönüşeceği öngörülmüştür. Kendiliğinden mal ayrılığına dönüşmenin iflâs eden eşin alacakları açısından da yararı vardır. Bu yolla alacaklı muhatabını bilebilecek ve alacağını hangi mallardan tahsil edebilece­ğini daha kolaylıkla anlayabilecektir.

TMK 210. maddesine göre seçimlik mal rejimi olan mal ortaklığı rejimini kabul eden eşlerden biri aleyhine icra takibinde bulunan alacaklı, haczin uygulanmasında zarara uğrarsa hâkimden dava yoluyla borçlu kişinin eşi ile kabul ettikleri mal ortak­lığı rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesine karar verilmesini isteyebilir.

TMK. 210. maddesinin uygulanabilmesi için borçlu tarafın mal ortaklığını kabul etmiş olması, haciz alacaklısının bu durumdan zarar görmüş olması gerekir. Borçlu tarafın edinilmiş mallara katılma rejimini veya paylaşmalı mal ayrımı rejimini seç­mesi halinde haciz alacaklısının borçlunun eşi ile yaptığı mal rejimini mal ortaklığı rejimine döndürme isteme yetkisi bulunmamaktadır. Görüldüğü üzere haciz ala­caklısının bu hakkı sadece mal ortaklığı rejimine hasredilmiş ve bu rejimi kabul eden eşlerden birine karşı icra takibinde bulunan alacaklının zarara uğraması hâ­linde, hâkimden mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilmesi öngörülmüştür.

TMK. 210/2. maddesine göre haciz alacaklısının davayı yalnız borçlu eşe değil, diğer eşe de yöneltmesi gerekecektir. Mal ortaklığı rejiminin haciz alacaklısının istemi üzerine mal ayrılığına dönüşmesi borçlu eş yanında borçsuz eşi de ilgilen­dirdiğinden davanın borçlu ve onun eşine karşı açılıp sonuçlandırılması gerekir.

Yetkili mahkeme, hakkında icra takibinde bulunulan borçlunun yerleşim yeri mahkemesidir.

TMK. 211. maddesine göre Alacaklı alacağını aldıktan sonra eşlerden birinin da­va ermesi halinde hâkim mal ortaklığının yeniden kurulmasına karar verebilir. Eşler de mal rejimi sözleşmesi ile edinilmiş mallara katılma rejimini kabul edebilirler,

OLAĞANÜSTÜ MAL REJİMİNDE ÖNCEKİ MAL REJİMİNİN TASFİYESİ

TMK.unun 212. maddesi mal ayrılığı rejimine geçilmesi halinde kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı taktirde(ki bizim tespitlerimize göre kanunda aksine bir hüküm bulunmamaktadır) mal rejiminin tasfiyesi mal ayrılığına geçmeden önce hangi rejim yürürlükte ise o rejimin tasfiyesine ilişkin hükümlere göre tasfiye edil­mesi gerekecektir. Mal ayrılığı rejimine geçmeden önce edinilmiş mallara katılma rejimi yürürlükte ise tasfiyenin de edinilmiş mallara katılma rejimine göre (TMK’ unun 225/2.), paylaşmalı mal ayrılığı rejimi geçerli ise tasfiyenin bu rejime göre (TMK 247/2), mal ortaklığı rejimi geçerli ise tasfiyenin de bu rejime göre (TMK 271/2) yapılması gerekecektir.

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Call Now Button
error: Content is protected !!
WhatsApp chat