Kira Tespit Davası Nasıl Açılır?
Kira sözleşmesinin önemli unsurlarından olan kira bedelini taraflar özgür iradeleriyle belirleyebilirler. Ancak 6570 sayılı Yasanın 2 ve 3. maddeleriyle kira bedeline sınırlandırma getirilmiştir. Kira bedelini sınırlayan 6570 sayılı Yasanın 2. ve 3. maddelerinin Anayasa Mahkemesinin 31.5.1963 gün ve 3/67 sayılı kararıyla iptal edilmesiyle kira parasında-ki sınırlandırma kaldırılmış, kira parası serbest hale gelmiştir. Ancak zaman zaman Yasa çıkartılarak kira parasındaki artışa müdahale ediliştir. Bunun en son örneği 16.2.2000 tarih ve 4531 sayılı Yasadır.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine kira parasının serbest hale gelmesiyle bu demek değildir ki kiralayan kiracıdan dilediği kadar kira parası isteyebilecek, kiracıda islediği oranda kira parasını tenkis edebilecektir. Gerek kiralayan gerekse kiracı mahkemeye başvurarak kira parasının tespitini isteyebilirler.
Sözleşmenin Varlığı
Kira tespiti Anayasa Mahkemesinin 6570 sayılı Yasanın 2. ve 3. maddesinin iptaline ilişkin kararının yürürlüğe girdiği 26.9.1963 tarihinden sonra yapılmış 6570 sayılı Yasa kapsamına giren yerlere ilişkin kira sözleşmeleri için istenebilir.
Kira tespiti ancak kira sözleşmesinin varlığı halinde mümkündür. Taraflar arasında kira ilişkisi yoksa kira tespiti istenemez. Öte yandan kira başlangıcı ve kira parası belli değilse yine kira tespiti talep edilemez.
Kiralanan kiracı tarafından boşaltılmış ise boşaltma tarihine kadar kira parasının tespiti istenebilir. Taşınmazın boşaltılmasından sonrası için dava açılamaz.
Dava Açma Zamanı
Kira tespit davası her zaman açılabilir. Nitekim 21.11.1966 gün ve 19/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararıyla bu husus kesinlik kazanmıştır. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre gerek kiralayan gerekse kiracı kira sözleşmesinin sonunu beklemeden ve ihtar keşide etmeden her zaman kira parasının tespitini isteyebilirler. Hemen belirtelim ki davanın dinlenilmesi için davacının tespit davası açmada hukuki yararının bulunması şarttır. Şayet davacının kira tespiti istemede hukuki yararı yoksa dava reddedilir.
Uzun süreli kira sözleşmelerinde davanın erken açılmasında davacıya bir yarar sağlamayacağından hiç olmazsa sözleşmenin sona ereceği yılda açılması gerekir.
Süresiz kira sözleşmelerinde tespit davası BK.nun 262. maddesi hükmü gözönünde bulundurularak çözümlenmesi gerekir.
Kira tespiti davasının her zaman açılabilir olmasına karşın belirlenecek kira parasının geçerlilik tarihi bakımından yeni kira dönemi başlamadan en az onbeş gün önce davacı tarafından kiracıya yeni dönem kirasının artırılması konusunda ihtar gönderilmez veya bu süre içerisinde dava dilekçesi tebliğ edilmez ise açılan davadaki kira parasının tespiti bir sonraki dönem için hüküm ifade eder.
Ancak kira sözleşmesinde kira parasının her yıl belli bir oranda artırılması kararlaştırılmış ise bu takdirde önceden ihtar keşide edilmesine gerek yoktur. Davanın tespiti istenilen dönem içinde açılmış olması gerekir.
KİRA TESPİTİ DAVASININ TARAFLARI
DAVA HAKKI
Bir kimsenin davacı olabilmesi için dava konusu üzerinde hak sahibi olması gerekir. Hak sahibi olmayan kimsenin davacı olması düşünülemez.
Kira tespiti kira sözleşmesinden kaynaklandığına göre bu sözleşmenin tarafı ancak dava açabilir. Başka bir anlatımla tespit davaları kira sözleşmesinin yanları tarafından açılabilir. Bu bağlamda:
1- Kiralananın Dava Hakkı:
Kural olarak kira tespiti davası kiralayan tarafından açılır. Kiralayanlar birden fazla ise davanın tüm kiralayanlar tarafından birlikte açılması gerekir. Zira kiralayanların birden fazla olması halinde aralarında zorunlu dava arkadaşlığı var demektir. Kiralayanlardan biri tarafından açılan davaya sonradan diğer kiralayanların muvafakatları sağlanarak bu koşul sağlanabilir.
Kira sözleşmesini yapan kiralayan daha sonra taşınmazı satmak suretiyle elden çıkarmış olursa taşınmazla ilgisi kesilmiş olacağından artık kiralayan sıfatından söz edilemez.
Kiralayanın ölmesi halinde davanın bütün mirasçıları tarafından açılması veya bir mirasçı tarafından açılmış davaya diğerlerinin muvafakatlarının alınması veya terekeye temsilci atanmak suretiyle bu hususun sağlanması gerekir.
Kira sözleşmesi vekaleten yapılmış ise vekilin dava açma hakkı bulunmamaktadır. Dava hakkı vekille temsil edilen asile aittir.
2- Malikin Dava Hakkı:
Taşınmazın malikide kira tespit davası açabilir. Taşınmaz paylı mülkiyete konu ise her bir paydaşın payı belli olduğundan bir paydaş kendi payı için tespit davası açabilir. Başka bir anlatımla paydaş kendi payına isabet eden kira parasının tespitini isteyebilir. Paylı mülkiyette davanın pay paydaş çoğunluğuyla açılması şartı aranmaz.
Birlikte mülkiyet hali sözkonusu ise davanın bütün ortaklar tarafından açılması gerekir.
3- Kiracının Dava Açması:
Davada hukuki yararının bulunması koşuluyla kiracıda kira parasının tespitini isteyebilir. Bu hal uyarlama davasından çok farklıdır. Uyarlama davası uzun süreli kira sözleşmesinde “işlemin temelden çökme” hali olması durumunda hakimin sözleşmeye müdahale etmesidir. Kiracının açacağı tespit davasında ise örneğin kiralanan sözleşme kurulurken ticari faaliyetin yüksek olduğu bir konumda iken sonradan gelişen duruma göre bu özelliğini yitirmekle kiracı ekonomik yönden güç durumda kalmış olabilir. İşte bu gibi hal ve benzeri hallerde kiracı kira tespit davası açabilir.
KİRA TESPİT DAVASINDA HUSUMET
Kira tespiti davası kural olarak kiracı aleyhine açılır. Ancak hukuki yararı bulunması koşuluyla kiracıda tespit davası açabileceğinden kiracı tarafından açılacak davada kiralayan veya malikin hasım gösterilmesi gerekir.
Kiracıların birden fazla olması halinde aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davanın bütün kiracılar aleyhine açılması gerekir.
Kiracı kiralananı alt kira sözleşmesiyle kiralaması halinde kiracı kendi kiracısı hakkında kira tespit davası açabilir.
Ölü kişi hakkında dava açılamaz. Kiracının ölümü halinde davanın mirasçıları aleyhine açılması gerekir. Yargılama sırasında kiracının davadan önce ölü olduğunun anlaşılması halinde mirasçıların katılımıyla davya devam olunamaz. Bu taktirde ölü kişi hakkında dava açılamayacağından davanın reddi gerekir.
Temsilcide yanılma davanın reddini gerektirmez. Bu halde dava reddedilmeyip gerçek temsilciye tebligat yapılarak davaya onun huzuruyla devam olunup sonuçlandırılır.