Ortaklığın Giderilmesi Davasında Satış Parasının Paylaştırılması


Ortaklığın giderilmesi davaları, taksimin ne şekilde yapılacağının araştırılması ve paylaştırma olmak üzere iki safhadan oluşur. Taksim aynen ya da satış suretiyle olabilir. Aynen taksim halinde her bir paydaşa dava konusu edilen malın belli bir kesimi verilmek suretiyle yapılır. Satış halinde ise hakkında karar verilen mal paydaşlar veya umuma açık bir şekilde satışa çıkarılarak satım sonunda elde edilen paranın payları oramnda paydaşlara dağıtılmasına karar verilir. Karar dava konusu edilen malın satışına ilişkin ise satış sonunda elde olunan paranın ne şekilde dağıtılacağımn hüküm fıkrasında açıklanması zorunludur.

Hükmü infaz etmekle görevlendirilen satış memuru ona göre işlem yapar. Satış suretiyle ortaklığın giderilmesine ilişkin kesinleşmiş mahkeme ka­rarlarının 10 yıl içinde her zaman infazı istenebilir. Satış talimatı alan satış memuru İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre gerekli satışı yapar. Satış so­nunda elde olunan parayı mahkeme kararında belirlenen oranlar dahilinde paydaşlara dağıtır. Dağıtılma şeklinde değişik ihtimaller önümüze gelebilir. Bunları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.

Müşterek Mülkiyette Satış Parasının Paylaştırılması

Satışına Karar verilen mal ve haklar müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olması halinde satış sonunda elde edilen satış parasının payları oranında paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi icab eder. Örneğin bir taşınmaz malda üç paydaşın her biri 1/3 oranında bir paya sahip ise satış parasından her bir paydaşa isabet edecek olan oran 1/3 dür. Hüküm fıkrasında satış parasının pay­ları oranında paydaşlara aidiyetine şeklinde bir ifadenin bulunması yeterlidir. Ayrıca her bir paydaşa isabet edecek olan müktarın hüküm fıkrasında gösterilmesi şart değildir. Esasen satılan mal ve hakları satış parası miktarının ne kadar olacağı ancak ihaleden sonra anlaşılır. Onun içindir ki bu miktarın önceden bilinmesine imkan yoktur. O nedenledir ki bedelin paylar oranında paydaşlara ait olacağının kararda açıklanması uygun olur.

Müşterek ve İştirak Halinin Bir Arada Bulunması

Ortaklığın giderilmesi davasına konu edilen malların tümü ya da bir kısmı müşterek ve iştirak halindeki mülkiyet şeklinde ortak olması mümkündür. Bir taşınmaz malın birden fazla paydaşı varsa ve bunlardan biri ölerek birden fazla mirasçı bırakmışsa o takdirde her iki mülkiyet türü bir arada var sayılır. Satış sonunda elde edilecek paranın dağıtımında bu esasın dikkate alınması icab eder. Örneğin bir taşımnaz malda A, B ve C adında üç paydaş olup bunların her birinin hissesi 1/3 oranında olduğunu kabul edelim. Paydaşlardan (A) da­vadan önce veya dava sırasında ölür, mirasçı olarak (a) ve (b) adındaki iki mirasçı bırakılmışsa B ve C nin payları müşterek, tapuda malik olarak gözüken (A) nın payı ise mirasçıları arasında iştirak halinde olur. Ayrıca B ve C nin birden fazla taşınmazda yalnız başına ortak olmalarına karşın bir taşınmazda da ölü paydaş (A) ile ortak olmaları ve bunların tümünün bir arada davaya konu edilmesi mümkündür.

İşte iştirak ve müşterek mülkiyetin bir arada bulunması halinde satış so­nunda elde edilecek satış parasının tapu kaydı ve mübrez veraset belgesindeki payları oranında paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesinin hüküm fıkrasında açıklanması zorunludur. Hem tapu kaydı ve hemde veraset belgesinden söz etmek ve dağıtımın buna göre yapılacağının açıklanması uygun olur.

İştirak Halinde Mülkiyette Satış Parasının Dağıtılması

Dava konusu olan mal miras bırakandan kalma ve iştirak halindeki mülkiyet hükümlerine tabi ise hak sahiplerinin belli bir payından söz edilemez. Onlar adına kayıtlı belli bir pay yoktur. Tapu kaydındaki malik tarafların müşterek miras bırakanıdır. Onun içindir ki taraf teşkilinin kontrol edilmesi ve dağıtımın yapılış biçiminin belirlenmesi için malikin veraset belgesi ibraz et­tirildikten sonra yargılamaya devam olunur. Satım sonunda elde olunan satış parası ibraz olunan bu veraset belgesine göre dağıtılır. Hüküm fıkrasında mut­laka bu konuda bir açıklık bulunmalıdır. Satış parasının ibraz edilen veraset belgesindeki paylar oranında dağıtılmasına karar verilmelidir.

Alacaklının Dava Açması Halinde Satış Parasının Dağıtılması

İştirak halindeki mülkiyet ortaklarından birinin üçüncü bir şahsa borcu olması halinde alacaklı üçüncü şahıs alacağım elde etmek için ortaklığın gi­derilmesi davası açabilir. Alacaklının dava açabilmesi için İcra ve İflas Kanununun 121. maddesine göre İcra Tetkik Mercii Hakimliğinden izin alması gerekir. İcra Müdürü tarafından verilen yetki belgesine dayanılarak açılan da­valarda bu eksiklik giderildikten yani İcra Tetkik Mercii izin belgesi ibraz edildikten sonra davaya devam olunur. Böyle bir davada dahi önce taşınmaz malın taksiminin kabil olup olmadığı araştırılır. Taksim kabil ise borçlu davalıya isabet eden arazi kesimi satılarak alacak tahsil edilir.

Taksim kabil olmadığı takdirde iştirak halindeki mülkiyete konu olan malın satışına karar verilerek satış bedeli payları oranında paydaşlara dağıtılmasına hükmedilir. Borçlu davalıya isabet edecek paranın alacaklı davacıya verilmesine karar verilemez. İştirak ve müşterek mülkiyet bir arada ise satış bedeli tapu kaydı ve veraset belgesindeki paylar oranında dağıtılır. Yukarıda açıklanan örnekte olduğu gibi bir taşınmaz malın A, B ve C şeklinde üç maliki olup malik ve paydaşlardan (C) ölür ve geriye birden fazla mirasçı bırakmış ve bu mirasçılardan biri hakkında icra takibi yapılmış ve dava açılmış ise olayda hem müşterek ve hem de iştirak hali sözkonusu olduğundan dağıtımda tapu kaydı ve veraset belgesi dikkate alınarak yapılır. Satış sonunda elde edilecek paranın tapu kaydı ve veraset belgesindeki oranlar dahilinde dağıtılmasına karar verilmelidir.

Paydaşlar Arasında Yabancı Uyruklunun Bulunması Halinde Dağıtım

1062 sayılı kanuna dayanılarak 1966 ve 1967 tarihinde Bakanlar Ku­rulunca kabul edilerek yürürlüğe konulan yönetmeliklerde Suriye uyruklu olup Türkiye’de malı bulunanlara karşı ne şekilde hareket edileceği açıklanmıştır.

Buna göre suriye uyruklu bir kimsenin paydaş bulunduğu bir taşınmaz mal hakkında açılan dava da satış kararı verilmiş ise satış bedelinden suriye uy­ruklu paydaşa isabet eden kısım Milli Bankalardan birinde bloke edilmesine karar verilir . Böyle bir davada yabancı uyrukluyu temsilen Hazinenin yer alması gerektiği daha önce ifade edilmişti. Hazinenin davada yer alması du­rumu değiştirmez.

İmar Uygulaması Sonucu Oluşan Parselin Satımında Bedelin Dağıtımı

Satış suretiyle ortaklığının giderilmesine karar verilen taşınmaz mal bir kaç kişiye ait kadastro parselinin birleşmesi sonucu oluşmuş ise satış bedelinin dağıtılması özellik arz edebilir. Birleştirilen parsellerin birinde ya da bir kaçında muhdesat olabileceği gibi konumları bakımından da biri diğerinden farklı değerde olabilir. Şuyuulandırılan arsalardan biri ana caddeye ya da sokağa cephesi bulunmasına karşı diğerinde böyle bir özellik yoksa ikisi arasında değer farklı var demektir. Böyle bir durumda her bir parselin ayrı ayrı değeri tesbit edilip oran kurulması ve satış parasının buna göre dağıtılması ge­rekir. Şuyuulandırılan kadastro parselinin nitelik ve değerleri arasında değer farkı yoksa o takdirde oran kurulmasına gerek olmadan satış bedeli pay­lar oranında paydaşlara verilmesine karar verilir.

Satış bedelinin dağıtımının ne şekilde yapılacağı hakkında açıklama yapılmadan satış kararı verilmesi, satış bedeli dağıtımında infazda te­reddüde meydan verecek şekilde satış memuruna bırakılması. Paranın yol, su, köprü yapımı işlerinde sarf edilmesi yolunda hüküm kurulması, doğru değildir. Satıma karar verilen taşınmaz mal üzerinde üçüncü şahıs lehine ko­nulmuş ipotek kaydı varsa satış bedelinden ipotek sahibinin hakkı ayrıldıktan sonra satış kararı verilmeside hatalıdır. Paydaş olmayan bir kimse davada taraf olarak yer alsa dahi satış parasından o kimseye belli bir miktar verilmesi doğru değildir. Zira satış bedeli davaya konu edilen maldaki mülkiyet hakkının karşılığıdır. İntifa hakkı sahibi olup paydaş olmayan kimse bu kuralın dışında tutulur.

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Call Now Button
error: Content is protected !!
WhatsApp chat