Ceza Davasında Duruşma Gününün Belirlenmesi ve Çağrıların Yapılması
Yukarıda da zikrettiğimiz üzere, iddianamenin kabulüyle (veya dava açan belgenin mahkemeye verilmesiyle) başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreye kovuşturma evresi adı verilir. Bu husus 175/1. madde de “İddianamenin kabulüyle, kamu davası açılmış olur ve kovuşturma evresi başlar.” denilmek suretiyle açıkça vurgulanmıştır. Kovuşturma evresinde amaç, cezai uyuşmazlığı, kolektif bir şekilde, kesin hüküm hâlini alacak bir son kararla çözmektir.
Kovuşturma evresinde üç devreden bahsedilebilir: a) Duruşma hazırlığı, b) Duruşma ve c) Son karar olmak üzere.
Tekraren belirtmemiz gerekirse, iddianamenin düzenlenmesinden itibaren, mahkemece iddianame iade edilmediği takdirde, en geç 15 gün içinde kamu davası açılmış olacaktır. Bu 15 günlük mahkemenin iddianameyi tetkik etme süresine doktrinde “ara muhakeme” adı verildiğini de yinelemek gerekir.
DURUŞMA HAZIRLIĞI
Duruşmanın esas hazırlığı soruşturma evresinde tamamlanmış olup, burada aslında yapılan duruşma devresine ilişkin hazırlıklardır.
Kural olarak, iddianamenin kabulüyle (veya dava açan belgenin mahkemeye verilmesiyle) başlayıp, en geç duruşma devresinin başlamasıyla sona eren; esasen mahkeme başkanının yetkili bulunduğu ve biçimsel işlerin yapıldığı ve bu suretle duruşmanın hazırlandığı devredir. Bu evrede taraflar kural olarak bir araya gelmezler mahkeme sadece duruşmanın sağlıklı bir şekilde yapılabilmesini sağlayacak birtakım işlemleri yerine getirir.
Duruşma Gününün Belirlenmesi ve Çağrıların Yapılması
CMK m. 175/2’ye göre, ‘‘Mahkeme, iddianamenin kabulünden sonra duruşma gününü belirler ve duruşmada hazır bulunması gereken kişileri çağırır.” Duruşma gününün belirlenmesinde kural davaların geliş sırasına göre belirleme yapmak olsa da CMK m. 331/2 hükmü nedeniyle tutuklu işlere öncelik tanınır.
Kanunun sistematiğinde duruşmanın bir oturumda (celsede) bitirilmesi esastır. Ancak sanık, tanık yahut bilirkişi sayısının çok olmasından veya sanığın sorgusunun uzaması ihtimalinden dolayı duruşmanın bir günde bitirilemeyeceği anlaşılırsa, davanın makul sürede sonuçlandırılmasını olanaklı kılacak şekilde, bunlardan bir kısmının dinlenmesi sonraki oturumlara bırakılabilir (CMK m. 190/1).
Çağrılar, sanığa, müdafii, tanık, bilirkişi, sanığın kanuni temsilcisi ve suçtan zarar görene çıkarılır. Sanığın eşi de duruşmada hazır bulunabilecek ve istemi hâlinde dinlenebilecek kişiler arasında sayılmakla birlikte, kanuni temsilciden farklı olarak, duruşma günü kendisine tebliğ edilmez (CMK m. 155).
Mahkeme başkanı veya hâkim, sanığın veya katılanın gösterdiği tanık veya uzman kişinin çağrılması hakkındaki dilekçeyi reddettiğinde, sanık veya katılan o kişileri mahkemeye getirebilir. Bu kişiler duruşmada dinlenir (CMK m. 178). Bu hükmün Yasa’ya alınmasının nedeni, bunun savunma hakkı ile ilgili olmasına dayanmaktadır. Bu nedenle, hazır edilen tanık ve uzman kişinin dinlenmesi reddedilmez. Ancak elbette böyle bir hazır etme 206/2. maddeye göre hakkın kötüye kullanılması olarak yorumlanırsa, bu takdirde zorunluluk ortadan kalkar. Nitekim bu husus davayı uzatmak amacıyla yapılan taleplerin reddedileceği belirtilerek 178. maddenin devamına açıkça alınmıştır.
İddianame, çağrı kâğıdı ile birlikte sanığa tebliğ olunur (CMK m. 176/1). İddianame ile birlikte duruşma gününün de bildirilmesi icap eder. Çağrı kâğıdının tebliğiyle duruşma günü arasında en az bir hafta süre bulunması gerekir. Bu süre düzenleyici süredir ve buna uyulmamış olması durumunda duruşmaya ara verilmesini istemeye hakkı olduğu sanığa hatırlatılır (CMK m. 190/2). Zira söz konusu süre sanığın savunmasını hazırlayabilmesi için kabul edilmiştir ve savunma hakkının kısıtlanması mutlak bir bozma sebebidir. Dolayısıyla bu süreye uyulması mecburidir. Bir haftadan az bir sürenin belirlenmiş olması durumunda, duruşmaya gelen sanık ara verilmesini isteyebilecektir. Pek tabi bir haftadan daha uzun bir sürenin belirlenmiş olması da mümkündür.
İddianamenin Sanığa Bildirilmesi
Tutuklu sanığın çağrılması duruşma gününün tebliği suretiyle yapılır. Sanıktan duruşmada kendisini savunmak için bir istemde bulunup bulunmayacağı ve bulunacaksa neden ibaret olduğunu bildirmesi istenir; müdafii de sanıkla birlikte davet olunur. Bu işlem, tutuklunun bulunduğu ceza infaz kurumunda cezaevi kâtibi veya bu işle görevlendirilen personel yanına getirilerek tutanak tutulmak suretiyle yapılır (CMK m. 176/3).
Tutuklu olmayan sanığa tebliğ olunacak çağrı kâğıdına mazereti olmaksızın gelmediğinde zorla getirileceği yazılır (CMK m. 176/2). Sanığın hazır bulunmasa da duruşma yapılabilecek hâllerde, sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır (CMK m. 195).
Sanığın Savunma Delillerinin Toplanması İstemi
Sanık, tanık veya bilirkişinin davetini veya savunma delillerinin toplanmasını istediğinde, bunların ilişkin olduğu olayları göstermek suretiyle bu husustaki dilekçesini duruşma gününden en az beş gün önce mahkeme başkanına veya hâkime verir (CMK m. 177/1). Bu dilekçe üzerine verilecek karar, kendisine derhâl bildirilir (CMK m. 177/2). Sanığın kabul edilen istemleri, Cumhuriyet savcısına da bildirilir (CMK m. 177/3).
179/1. madde hükmü uyarınca, sanığın, doğrudan doğruya davet ettireceği veya duruşma sırasında getireceği bilirkişi ve tanıkların ad ve adreslerini Cumhuriyet savcısına makul süre içinde bildirmesi gerekir.
Cumhuriyet savcısı da, iddianamede gösterilen veya sanığın istemi üzerine davet edilen tanık ve bilirkişiler dışında gerek mahkeme başkanı veya hâkim kararıyla, gerek kendiliğinden başka kimseleri davet ettirecek ise bunların ad ve adreslerini sanığa yine makul süre içinde bildirir (CMK m. 179/2). Bu, silahların eşitliği ilkesinin bir yansımasıdır.
Katılanın da 178. madde uyarınca, tanık veya bilirkişi çağrılmasını isteme, bu istemin reddi hâlinde doğrudan getirme hakkı vardır.